Yaşanabilir ve akıllı şehirler tartışılacak*

Bu yıl dördüncüsü düzenlenecek olan Yaşanabilir Şehirler Sempozyumu, Sakarya Üniversitesi iş birliğinde gerçekleştirilecek. ‘Küresel Taahhütlerden Yerel Uygulamalar’ teması ile hazırlanan programda, iklim değişikliği, yol güvenliği, binalarda enerji verimliliği ve erişebilirlik konuları tartışılacak.

Hem dünya genelinde, hem de ülkemizde yaşanabilir şehirler alanında birçok başarılı uygulama yürütülüyor. Bu uygulamaları gerçekleştiren kurum ve kuruluşların sadece başarılı projelerini değil, aynı zamanda zorlandıkları deneyimlerini de paylaşmalarının büyük önem taşıdığını belirten WRI Türkiye Sürdürülebilir Şehirler İletişim Sorumlusu Hande Dönmez, “Bu sebeple yerel yönetimler için bir kapasite geliştirme aracı olarak tasarladığımız ‘Yaşanabilir Şehirler Sempozyumu’ 2013 yılından beri düzenleniyor” diye konuştu. Sempozyum içeriğinin titizlikle hazırlandığını aktaran Dönmez, “Bugüne kadar birçok belediye baş- kanını, özel sektör yöneticilerini ve uluslararası kuruluş temsilcilerini ağırlamaktan gurur duyduk” dedi. Etkinliğin başarılı şehircilik uygulamalarını paylaşmasından dolayı en çok yerel yönetim temsilcilerinden ilgi gördüğünü belirten Dönmez, beraberinde inşaat, bilişim, toplu taşıma gibi alanlarda çalışan özel sektör firmalarının yoğun ilgi gösterdiklerini belirtti. Dönmez, “Bunun yanında bakanlık yetkilileri, uluslararası kuruluşlar, projelere finansman sağlayan uluslararası kalkınma bankaları, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşlarının katılımları da her yıl gerçekleşiyor. Özünde katılımcıların temel amacı, dünyada şehircilik alanındaki son gelişmeleri takip ederken bir yandan da yeni işbirliklerine zemin hazırlayacak profesyonel iş ağlarını genişletme fırsatı yakalamak” diyerek sempozyumun gördüğü ilgilinin altını çizmiş oldu.

The Economist Intelligence Unit'e göre,  Avustralya'nın Melbourne kenti 2016'nın en yaşanabilir şehri olacak seçildi. Bakılan kriterler arasında ise istikrar, sağlık hizmetleri, kültür ile çevre, eğitim ve altyapı yer alıyor.

The Economist Intelligence Unit’e göre, Avustralya’nın Melbourne kenti 2016’nın en yaşanabilir şehri olacak seçildi. Bakılan kriterler arasında ise istikrar, sağlık hizmetleri, kültür ile çevre, eğitim ve altyapı yer alıyor.

 

Taahhütler nasıl uygulanacak?

Yaşanabilir Şehirler Sempozyumu takip edilen gelişmelere göre her yıl yeni bir tema belirliyor. Önceki yıllarda ‘toplu taşıma odaklı geli- şim’, ‘bisikletli ve yürünebilir şehirler’, ‘enerji verimliliği ve akıllı şehirler’ gibi konular tema olarak belirlenmişti. Konuyla ilgili konuşan Dönmez, “Son yıllarda sürdürülebilir şehirler konusu gündeme geldiğinde kentlerde yaşayan nüfusun yoğunluğu, iklim değişikliğinde kentlerin rolü ve kaybedilen hayat ya da yaralanmalar sonucu oluşabilecek engeller karşımıza en çok çıkan üç konu oluyor” dedi. 2015 yılında düzenlenen Yaşanabilir Şehirler Sempozyumu’nda, kentlerde yaşayan nüfusun yüzde 70’i geçtiği dünyada ve Türkiye’de nasıl daha enerji verimli ve akıllı kentler oluşturabileceğinin tartışıldığını belirten Dönmez, “Yaşanabilir Şehirler Sempozyumu 2016 ile ise Türkiye’nin de altına imza attığı uluslararası antlaşmalarda yer alan taahhütleri şehirlerimizde nasıl uygulayacağımızı tartışacağız” dedi.

Şehirler rekabete halinde

Şehirlerin bir adım daha ileriye taşınması isteniyorsa, öncelik olarak hangi uygulama örneklerinin başarılı olduğunun bilinmesi gerektiğine inandıklarını söyleyen Dönmez, sempozyum ve konferans gibi etkinlikler ile bu tür başarılı projelere yöneticilik etmiş kişilere ulaşılabildiğinin altını çizdi. Öte yandan artık kentlerin, finans sektö- rü, öğrenciler, iş sahipleri ve girişimcileri çekmek için rekabete girdiklerini aktaran Dönmez, “Bu rekabette öne geçebilmek için yöneticiler şehirlerimizdeki yaşam kalitesini arttırmaları gerektiğinin farkındalar. İyi şehircilik uygulamaları ile yaşam kalitesini arttıracak bilgi ve deneyimi paylaşmak, yeni projeler ve işbirlikleri için küresel ağlar geliştiriliyor. Kurum olarak biz de bu gelişmeleri yakından takip ediyoruz ve sempozyum aracılığıyla da geniş kitlelerle paylaşıyoruz” diye konuştu. Dönmez, “Özellikle çalıştığımız başlıklarda özel sektör, yerel yönetim, girişimciler ve akademisyenleri dahil ettiğimiz bir eko-sistem oluşturup başarılı uygulamaların geliştirilmesine katkıda bulunmayı hedefliyoruz. Bu açıdan etkinliğimize katılımcı grubunun her yıl giderek artan bir ilgi göstermesinden de mutluluk duyuyoruz” diyerek çeşitli alanlardan kişilerin katılımıyla, farklı görüşlerin bir araya gelmesinin ve tartışmasının önemini vurguladı.

“Elimizde eşsiz bir fırsat var”

Önümüzdeki 15 yıl içerisinde dünya nüfusunun yüzde 70’inin şehir hayatına entegre olacağı öngörülüyor. Bununla birlikte Türkiye, köyden kente göçün en yoğun yaşandığı ülkelerden birisi olarak dikkat çekiyor. Konuyla ilgili konuşan Dönmez, “Kırsal kalkınma alanında bir atılım gerçekleştirilemezse bu göç kaçınılmaz olarak hayatımızın bir parçası olmaya devam edecek. Bundan 15 yıl sonra geri dönüşü olmayan bir çıkmaza girmemek adına altyapı yatırımlarının şimdiden doğru bir şekilde planlamak gerekiyor” dedi. 2050 yılına kadar hızla büyüyen şehirlere yapılması planlanan yatırımların yüzde 75’inin henüz yapılmadığını ve şanslı olduğumuzu söyleyen Dönmez, “İyi bir vizyon etrafında, doğru bir planlamayla, kentlerin daha iyi tasarlanması için elimizde eşsiz bir fırsat var” diyerek atılacak adımların doğru belirlenmesinin gerekliliğini öne çıkardı. Yaşanabilir şehirlerin yaratılması vizyonuyla Türkiye’nin de dahil olduğu küresel anlaşmalar ve taahhütler, şehirler tarafından gerçekleştirileceği için, bu konu etrafında bir bilgi altyapısı oluşturmak gerekiyor. Bu açıdan etkinliğin çok değerli olduğunu dü- şündüklerini söyleyen Dönmez son olarak, “Bu yılki temamız ile dünyadaki gelişmeleri paylaşarak Türkiye’nin kentlerinin de harekete geçmesini, doğru bilgi altyapısını oluşturmayı ve işbirliği, finansman sağlama gibi fırsatlar hakkında bilgi ağı yaratmayı istiyoruz” diye konuştu.

*Bu yazı, Hande Dönmez’in Eylül 2016’da Akıllı Ulaşım ve Güvenlik Sistemleri Dergisi’ne verdiği röportajdan alınmıştır.