Ataerkil Dünya Sisteminde Kadın Yolcu Olmak

Taşıtlarda ve yol altyapısı tasarımlarını içeren ulaşım güzergahlarında, hem kadınların sorun ve beklentilerine yanıt veren hem yere ve koşullara özgü çözüm önerileri geliştirmek çok önemli. Kadınların kendi kentlerinde özgür ve güvenli bir biçimde dolaşımlarını sağlamak için tek seçenek bu.

Ulaşım sistemleri, toplumun geneli için ve genel eğilimin yön gösterdiği doğrultuda düzenleniyor. Ancak kadın ve erkeğin ulaşım beklentileri arasında önemli farklılıklar bulunuyor. Bunun yanında, ulaşım taleplerini incelerken yalnızca kadın ve erkek ayrımı üzerine yoğunlaşmak da yeterli bilgiyi sunmuyor. Kadınların da kendi aralarında yaş, eğitim düzeyi, gelir durumu, aile ve çevre etkileşimleri gibi özellikleri, ulaşım talebini ve beklentilerini etkileyecek önemli kıstaslar sunuyor.

Photo Credit: Benoit Colin/ Flickr (https://bit.ly/2UkdzLI)

Genel olarak erkekler daha çok iş-ev arasında direkt bir yolculuk faaliyetinde bulunurken, kadınların iş yaşamı yanında çocuk veya yaşlı bakımı, rutin ev işleri, mutfak alışverişi gibi ev içi sorumlulukları da nedeniyle ara duraklarda durarak, yani birden çok güzergah değişikliği yapmak durumunda kalarak ulaşım faaliyetinde bulunduğu görülüyor. Kadın erkek arasındaki iş bölümü farklılığından kaynaklı olarak erkeklerin ulaşım güzergahları daha sadeyken, kadınların ulaşım güzergahları çok daha karmaşık bir yapı sergiliyor.

Bunların yanında, otobüs durakları, aktarma istasyonları, hatlar arasındaki geçişler de kadınlar ve erkekler tarafından aynı şekilde tecrübe edilmiyor. Yaya olarak erkeklere kıyasla kadınlar yollarda bebeklerle, çocuklarla, bebek arabasıyla ve yaşlılarla birlikte daha fazla yürüyor ve bu nedenle yol altyapısının kalitesi, merdivenler, rampalar, standart dışı yol genişlikleri, kaygan zeminler, dikkatsiz kullanılmış bariyerler, yaya ışıklarında karşıdan karşıya geçme süresi gibi durumlar, kadınların ulaşım konforunu olumsuz etkilemekle kalmayıp hareketliliklerini de sınırlandırıyor.

GÜVENLİK ÖNEMLİ BİR PROBLEM

Toplu ulaşım sistemlerine erişim sırasında ve toplu ulaşım sistemleri içerisindeki taciz, yan kesicilik gibi güvenlik problemleri de kadınların ulaşım faaliyetlerini ciddi anlamda etkiliyor.

Tüm kadınların toplu ulaşım araçlarına erişimde ya da yolculuk esnasında doğru tasarlanmamış altyapılardan dolayı çeşitli şekillerde mağdur olduklarına ya da suç veya şiddete maruz kaldıklarına dair bir ifadede bulunamayız elbette. Her kadın başına gelecek kötü olayları bekleyen bir kurban değildir, ancak maalesef dünya genelinde, daha çok kadınlar yolculuk esnasında yaşamı tehdit eden yıkıcı olaylara maruz kalmakta, ataerkil dünya sisteminde ortak bir kaderi paylaşmakta.

Birçok kadın, ulaşım sistemine ulaşabilmek için güvenli olmayan bölgelerde beklemek ya da inip yürümek zorunda kalabiliyor. Günün belli zaman aralıklarında, özellikle de kent çeperinde yer alan ulaşım taşıtlarının kendisi de güvensiz olabiliyor. En yaygın ulaşım taşıtlarının saatleri ve sıklığı genel ulaşım talebine göre şekillendiriliyor; özellikle kadınların ulaşım ihtiyaçlarına ve beklentilerine uygun ulaşım düzenlemeleri ise eksik kalıyor.

Güvensiz ulaşım, sadece kadınların hareket biçimlerini değiştirmesine neden olmakla kalmayıp, aynı zamanda yolculuk sayılarını da azaltıyor. Bu durumsa hanehalkı gelirini düşürüyor; çünkü yetersiz ulaşım kadınların eğitim ve istihdam olanaklarına erişimlerini sınırlıyor.

Kadınların ulaşım güvenliğine yönelik dünyanın çeşitli ülkelerinde yapılan araştırmalar mevcut. Bu araştırmalara göre Mexico City’de, kadınların yüzde 64’ü toplu ulaşım kullanırken fiziksel tacize uğradığını, New York metro sisteminde  ise kadınların yüzde 63’ü cinsel tacize uğradığını ifade ediyor.

Türkiye’de ise maalesef son yıllarda toplu ulaşımda ya da toplu ulaşıma erişimde meydana gelen pek çok taciz, tecavüz, darp gibi haberlere hepimiz sık sık tanık oluyoruz. 2015 yılında tecavüz girişimine direndiği için bir minibüste öldürülen üniversite öğrencisi Özgecan Aslan ya da İstanbul Kadıköy Sahilyolu’nda dolmuştan inip evine doğru yürürken tecavüze uğrayan genç kızın yaşadıkları hala hepimizin hafızasında.

Kaynak: WRI Türkiye Sürdürülebilir Şehirler (https://bit.ly/2XByUlW)

CİNSİYET AYRIMLI ULAŞIM ARAÇLARI ÇÖZÜM DEĞİL

Bu sorunların üstesinden gelmek içinse dünya genelinde çeşitli öneriler ve faaliyetler geliştirilmiş durumda.

Yaygın olarak önerilen, ancak bir yandan da eleştirilen bir çözüm önerisi cinsiyet ayrımlı toplu ulaşım araçlarının kullanılması. Bugün, Tokyo, Rio de Janeiro, Mumbai, ve Dubai, sadece kadınlar için tren bölmeleri, otobüsler veya taksiler bulunan şehirler arasında.

Cinsiyet ayrımlı ulaşım araçlarının kullanımı, cinsiyet ayrımcılığını sadece daha görünür kılıyor ve belki de destekliyor. Ancak çözüm düşünüldüğünden daha basit uygulamalarda gizli. Örneğin, mobil uygulama dünyasında, kadınların yine kadın sürücüleri seçmelerini sağlayan Uber benzeri özel hizmetler bulunuyor. Hindistan, Yemen, Lübnan gibi ülkelerde ise toplu taşıma istasyonu, aktarma merkezi, durak gibi güvenli alanları gösteren verileri paylaşan uygulamalar mevcut. Mexico City ise kadın yolculara, herhangi bir taciz ve tecavüz durumunda kullanmak ve seslerini duyurmak amacıyla düdük dağıttı.

Türkiye’de 80 sonrası kadın hareketinin en ses getiren kampanyalarından biri Mor Çatı’nın başlattığı “Mor İğne Kampanyası”ydı. Cinsel tacizin kadın bedenine yapılmış bir hakaret olduğu mesajını vermek amacıyla kadınlar, ucuna mor kurdele bağlanmış çuvaldızları vapurlarda satmıştı. 30 yıl sonra bugün ne yazık ki değişen hiçbir şey yok.

BASİT BİR ÇÖZÜM: AYDINLATMA

İngiltere Ulaştırma Bakanlığı tarafından yapılan bir çalışmada, kadınların kendilerini daha güvende hissetmeleri için, toplu taşıma araçlarında daha fazla personel bulunmasını tercih ettiği belirtiliyor. Bu bulgular diğer ülkelerde de tekrarlanmış. Genel olarak, bu tip durumlarda erkekler, teknolojik çözümlere yönelirken, kadınlar gerçek zamanlı olarak bir insanın varlığından daha fazla güven duyuyor. Video vasıtasıyla yapılan gözetimin, olay gerçekleştiği sırada suç mağdurlarına yardımı dokunmaması ise en önemli gerekçe.

Daha fazla personelin yanı sıra kadınlar neredeyse evrensel olarak basit bir çözümü destekliyorlar:  O da aydınlatma.

Kısaca kadınlarla konuşarak, onların sorun ve beklentilerini kendi ağızlarından öğrenmek ve hem taşıtlarda hem de yol altyapısı tasarımlarını içeren ulaşım güzergahlarında yere ve koşullara özgü çözüm önerileri geliştirmek çok önemli. Kadınların kendilerini daha yeterli hissedebilmeleri ve kendi kentlerinde özgür ve güvenli bir biçimde dolaşımlarını sağlamak için tek seçenek bu.