Şehirlerdeki hareketliliği nasıl düzenlersek şehirler daha yaşanabilir yerler olabilir? Bu soruyu ve daha pek çoğunu cevaplamak için Türkiye’den ve dünyadan belediye başkanlarını, akademisyenleri, şehir plancılarını, mühendisleri, girişimcileri ve sivil toplum kuruluşlarını bir araya getiren Yaşanabilir Şehirler Sempozyumu 2014, EMBARQ Türkiye ve İzmir Kalkınma Ajansı’nın (İZKA) organizasyonu ile 20 Kasım 2014’te İzmir Mimarlık Merkezi’nde gerçekleşti.
Sempozyumun bu yılki teması “Bisikletli ve Yürünebilir Şehirler,” motorsuz ulaşımın kentlerdeki rolünü irdeledi. Dünyadan farklı yayalaştırma ve bisikletli ulaşım gibi çözümlerin sunulduğu sempozyumda, konuşmacılar aynı zamanda yaşanabilir kentlerin yönetimi, katılımcı planlama, yaşanabilir şehirlerde teknolojinin rolü, daha entegre ulaşım sistemleri için politikalar ve finansmanın oluşturulması gibi konuları tartıştı.
Hareketliliği Çözmek İçin Disiplinler Arası İşbirliği
EMBARQ Türkiye Direktör’ü Arzu Tekir, açılış konuşmasında yaşanabilir şehirler konusunun çok katmanlı olduğunu ifade ederek, farklı bilimsel dalların birlikte çalışması gerektiğini ve bu sorunların tartışılması için kamusal alan yaratılmasının önemini vurguladı. “Şehirleri daha iyi anladığımız takdirde bu sorunlara daha iyi çözümler üretebileceğiz,” diyen Tekir , bu süreç iyi yönetilmediği takdirde suç oranlarının, yoksulluğun ve çevresel tahribin artması gibi sorunlar ile yüzleşmemizin kaçınılmaz olduğunu belirtti.
2050 yılı için öngörülen yüzde 70 küresel şehirleşme oranı kuşkusuz dünya çapında şehirleri ve yöneticileri doğru çözümleri bulmak konusunda zorlayacak. EMBARQ Global Direktör’ü Holger Dalkmann şehirleşme sürecinin bir paradigma değişimini gerekirdiğini dile getirdi. Bu çaptaki bir değişim için de siyasal liderliğe, planlamada teknik kapasiteye, etkili finansmana ve girişimciliği teşfik eden bir ortama ihtiyacımız olacağının altını çizdi.
Özellikle ulaşım alanında büyük değişimlerin gerekliliği kaçınılmaz olsa da bu süreçte kentlerin dokusunun korunması da göz ardı edilmemeli. Bu konuda Prof. Dr. Pınar Mengüç’ün “trafik ve benzeri sorunları çözerken tarihi ve yaşanmışlığı korumamız gerekiyor” uyarısı yerindeydi. Kentlere müdahele edilirken planlamanın uzun vadeyi öngörerek yapılması ve kentsel dokunun korunarak, Prof. Mengüç’ün de dediği gibi, “süreklilik, ruh ve aidiyet”in korunması, yapılan değişimler kadar önemli. Dolayısıyla planlamanın geleceği çığır açan, etkili çözümlerin uygulanması ile bir şehrin tarihinin ve kişiliğinin korunması arasındaki ince dengeyi bulabilmekten de geçiyor.
Yaşanabilir Şehirler İçin Siyasi Önderliğin Rolü
Yaşanabilir şehirlerin yaratılması sürecinde siyasi önderliğin ve uzun vadeli planlamanın önemi bir çok konuşmacı tarafından vurgulandı. “Yaşanabilir Şehirlerin Yönetimi”ni tartışan Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, insanı merkeze alan, kamusal alanların rahatlıkla kullanıldığı, çevrenin de değer gördüğü bir bakış açısıyla şehirlerin yönetilmesi gerektiğini dile getirdi. Bu doğrultuda Büyükerşen, Eskişehir’in bu denli yaşanabilir olmasını araştırma, bilim ve siyaset arasındaki kopuklukların kapatılması ile başardıklarını anlattı. Kocaoğlu da uzun vadeyi görerek planlamanın öneminden bahsederek İzmir Körfezi’nin temizlenmesinin, yıllar sürecek bir süreç de olsa, şehri yaşanılabilir kılmak için şart olduğunu söyledi.
Stockholm Belediye’sinin Temiz Araç Bölümü’nden Gustaf Landahl aynı şekilde uzun vadeli bir vizyonun kaçınılmaz olduğunu belli ederek Stockholm’un aslında bugünkü haline uzun bir süreç sonunda ulaştığını söyledi. Monocle’ın 2014 Yaşam Kalitesi Listesi’nde dördüncü seçilen Stockholm, günümüzde yaşanabilir kentler sıralamalarında ilk sıralarda yer alıyor. Landahl’a göre bunun gerçekleşmesini sağlayan bakış açısı “akıllı çözümler kompakt çözümlerdir” ilkesi. Bu sepeble, günümüzde Stockholm’da ulaşımın yüzde 80’inin toplu taşıma ile yapılması ve Stockholm’un sıklıkla en yaşanabilir şehirler arasına girmesi pek de şaşırtıcı değil.
Şehirlerin Yaşanabilir Olması İçin Yürünebilirlik ve Bisikletli Ulaşım Şart
Daha iyi bağlantılı ve yaşanabilir kentlerin göstergesi olan yürünebilirlik ve bisikletli ulaşım, beraberinde yol güvenliği, azalan trafik yoğunluğu, temiz hava gibi artıları da beraberinde getiriyor. Sağlık Bakanlığının verilerine göre yüzde 71.9 fiziksel olarak aktif olmayan bir nufüs için, motorsuz ulaşım biçimlerinin geliştirilmesi halk sağlığı açısından da çok büyük bir fırsat teşkil ediyor. Mimar Sinan Üniversitesi Öğretim Üyesi Yard. Doç. Kevser Üstündağ’ın “Hormonsuz Yaşam İçin Organik Ulaşım Teorisi” de bedensel ve zihinsel sağlık dışında algıda azalma, trafik kazaları, depresyon, çevresel zarar gibi problemlerin önüne geçilmesi için aktif ulaşımın şart olduğunu savunuyor. Yakın tarihteki düzenlemelerde yayaya ve yeşile ait alanlar azaltılarak şeritler yapıldığını söyleyen Kevser Üstündağ, yeni araç yolları yerine yaya ve bisiklet yollarının oluşturulması önerisinde bulunarak, karma trafik uygulaması ile şehirlerin daha yaşanabilir olabileceğini ekledi.
Bu teoriyi doğrulayan örnekler de EMBARQ Türkiye’den Çiğdem Çörek Öztaş’ın sunduğu Tarihi Yarım Adanın Yayalaştırılması ve EMBARQ Hindistan’dan Sarika Panda anlattığı Gurgaon, Hindistan’daki Raahgri Day çerçevesinde ana sokakların yayalaşmasıydı. İki projenin sonunda da insanların büyük bir çoğunluğunun ulaşım biçimini değiştirerek yürümeyi ve yer yer bisiklete binmeyi tercih ettiği, aynı zamanda bölgedeki ekonomik aktivitelerde bir canlanma olduğunu görüldü. Yapılan anketler, hem esnaf hem de kentliler bu değişimden çok memnun olduğunu gösterdi.
Bisikletlin sadece hobi aracı olmaktan öte ulaşım için kullanılması için güvenli bisiklet yollarının oluşturulması şart. Bu doğrultuda EMBARQ Türkiye’den Ulaştırma Yüksek Mühendisi Tolga Imamoğlu, sunumunda yol güvenliği denetiminin, bisiklete binmeyi teşfik eden bisiklet paylaşım sistemlerinin oluşturulması kadar önemli olduğunu söyledi. Araştırmalar güvenli bisiklet yollarının olmadığı yerlerde bisilete binmeyi teşvik eden çözümlerin kazaları arttırdığını gösteriyor. Bu sebeple sunumun akabinde İzmir’in bisiklet paylaşım sistemi Bisim’i tanıtan İzulaş’tan Arda Şekercioğlu, güvenli bisiklet yolları konusunda EMBARQ Türkiye’den destek beklediklerini dile getirdi.
Daha çok yürümenin ve bisiklete binmenin, fiziksel ve zihinsel sağlıktan ekonomik dinamizme pek çok yararı beraberinde getirmesi şehirlerin daha yaşanabilir olması için motorsuz ulaşımın şart olduğunu gösteriyor. Hızlı şehirleşmenin pek çok soruna yol açıyor. Fakat oturumlarda ortaya çıkan ortak görüş, bu şehirleşme ivmesini önlemek yerine yapıcı bir şekilde kanalize edebileceğimiz doğrultusunda. Daha yaşanılabilir şehirler için de, uzun vadeyi gözeten bir yönetim modeli, çevre ve ekonomi arasındaki sinerjilerden yaralanılması, kamusal alanların en etkin biçimde kullanıldığı insan odaklı kentsel tasarımlar ve motorsuz ulaşımın teşvik edilmesi gerekecek.