Hava kirliliğinin başlıca sebeplerinden biri olan araç emisyonlarının halk sağlığı üzerine bir hayli olumsuz etkisi bulunmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, yoğun trafiğe maruz kalmak – hatta bir anayolun yakınlarında yaşamak bile – sağlık koşullarının kötüleşmesine ve artan ölüm oranlarına sebep oluyor. 2012 yılında, hava kirliliği dünya çapında 3,7 milyon erken ölüme sebep olurken bu ölümlerin %88’i de orta ve düşük gelirli ülkelerde meydana geldi.
Bununla birlikte, dünya genelinde yapılan şehirleri yayalaştırma projeleri bize araç yoğunluklu sokakları yürünebilecek alanlara çevirmenin bir çok faydası olduğunu göstermektedir. Böyle bir değişiminin artan fiziksel aktivite ve daha yüksek ekonomik faaliyet gibi çeşitli avantajları bulunuyor. EMBARQ Türkiye ekibi tarafından hazırlanan “İstanbul Tarihi Yarımada’nın Yayalaştırılmasının Hava Kalitesine Etkilerinin Değerlendirilmesi” raporunda İstanbul’u yayalaştırmanın yerel hava kalitesi üzerindeki etkileri incelenmiştir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Fatih Üniversitesi ile koordineli yürütülen bu kapsamlı çalışma, yerel hava kalitesindeki kayda değer iyileşmeyi ortaya koymuştur. Raporun son kısmında ise, sürdürülebilir ulaşım yöntemleri kullanarak hem bölgenin hava kalitesini iyileştirecek öneriler sunulmuştur.
Arabalar yerine insanlara öncelik vermenin etkisi
İstanbul’un en sembolik semtlerinden biri olan ve UNESCO tarafından Dünya Mirası olarak tanınan Tarihi Yarımada şehrin turistik ve ticari merkezidir. Günde yaklaşık 2,5 milyon ziyaretçi çekmesine rağmen, on yıl öncesine kadar Tarihi Yarımada da İstanbul’un geri kalanı gibi araba yoğunluklu bir bölge olmuştur. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Tarihi Yarımada bölgesi’ndeki ilk yayalaştırma projesini 2005’te başlatmıştır. Projenin ana hedefi ise, araç trafiğinin yerel halk üzerindeki etkilerini azaltmak yönündedir. 2010 senesinde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Gehl Architects ile işbirliğinde, EMBARQ Türkiye “İstanbul’un Kamu Alanları ve Kamusal Yaşamı” adlı raporunu hazırlanmıştır. Bu raporda Tarihi Yarımada’nın yayalaştırılması projesine yönelik önemli stratejilere yer verilmiştir. O zamandan beri, Fatih Belediyesi 295 sokağı yayalaştırmıştır ve bu bölge İstanbul halkı için çok önemli bir ulaşım merkezi haline gelmiştir.
2015’te hava kalitesine etkileri üzerine hazırlanan bu yeni raporda, 2010-2014 seneleri arasında yayalaştırılan sokaklarda araç emisyonunun ve onun getirdiği hava kirliliğinin kayda değer bir derecede azaldığı gözlemlenmiştir. Tarihi Yarımada’nın uç noktasında, Sultanahmet’te ve araç girişine kapatılan toplu taşıma duraklarında trafiğe bağlı emisyonların önemli bir oranda düştüğü gözlenmiştir. Yarımada’nın merkezindeki bitişik sokakların da bu değişimden faydalandığı dikkat çekmiş ve hava kirliliği oranında bir azalma tespit edilmiştir. Fakat Tarihi Yarımada’nın Kuzeydoğu’sunda bulunan ve daha yayalaştırılmamış olan yerleşim bölgesindeki trafiğe bağlı emisyonların neredeyse hiç değişmediği görülmüştür. Bu bulgu da yayalaştırmanın hava kalitesi üzerinde olan doğrudan etkisini kanıtlamıştır.
İstanbul için daha geniş bir vizyon
Hazırlanan rapor yerel hava kalitesini ve halk sağlığını geliştirmek için bir takım öneriler ve stratejiler sunmaktadır. Bunların arasında öne çıkan öneriler:
- Mevcut yayalaştırılmış caddelerin sadece yayalar tarafından kullanılmasını sağlayacak önlemler uygulanmalıdır.
- Özel araç yoğunluğunu azaltmak amacıyla bölgeye paralı giriş gibi yasal düzenlemeler uygulanmalıdır.
- Bölgede yolcu taşıma kapasitesi yüksek, entegre toplu taşıma sistemleri tercih edilmelidir.
- Bölge dışında oluşturulacak park yerleri sağlanarak, Tarihi Yarımada’da bisikletli ulaşım, toplu taşıma ve yürüme ana yüklenici hat olan tramvay ile entegre edilmelidir.
Sunulan önerilerin etki alanı sadece hava kalitesi ile sınırlı kalmıyor. Bu önlemlerin uygulanması halinde; gürültü kirliliğinin azaltılması, yaya güvenliği, toplu taşımaya erişim ve hayat kalitesi gibi ek faydalar da sağlanabilir.