Son 18 yıldır, Bogota (Kolombiya), büyük ölçekli bir şehrin arabasız da hayatta kalabileceğini gösteriyor. 2000 yılında dönemin belediye başkanı Enrique Peñalosa arabasız seyahat günü uygulamasını başlatmıştı. Yapılan bir referandumla kentlilerin onayını da alan bu girişim, her yıl Şubat ayının ilk Perşembe günü gerçekleşiyor ve bir gün boyunca kentliler ne araba ne de motosiklet kullanıyor. Tüm motorlu araçların kullanımı sabah 5 ile akşam 7 arasında yasaklanıyor.
Bu yıl düzenlenen arabasız seyahat gününde ise, 1.6 milyon araba ile 500 bin motosiklet (sırası ile düzenli yolculukların yüzde 11 ile yüzde 7’sine denk geliyor) evde kaldı. Bu ekstra yolculuk talebini karşılayabilmek için, kent hâlihazırdaki 400 km yola ek olarak 100 km’lik geçici bisiklet yolu belirledi ve kentlileri Transmilenio adındaki metrobüs hizmetine yönlendirdi. Büyük ölçüde genişleyen bisiklet sistemine bağlı olarak, çalışmalar da gösteriyor ki arabasız seyahat gününde bisikletli sayısı 700 binden 1.5 milyona çıkarak iki katına yükseliyor.
Bogota halkının yüzde 82’si zaten motorlu araçları olmaksızın hareket ettikleri için arabasız seyahat gününde herhangi bir davranış değişikliği göstermiyor. Ancak her ne kadar kişisel bir değişiklik olmasa da, kentte gözle görülür bir değişim var: daha az trafik sıkışıklığı, daha az hava kirliliği ve trafik çarpışmalarında keskin bir düşüş.
Öte yandan arabasız seyahat gününün olumsuz bir yanı da var. Kent yönetimi Transmilenio’nun kullanımını teşvik etse de bu metrobüs sistemi zirve saatlerde sıkıntılı anlar yaşatabiliyor. 2000 yılında hayata geçen Transmilenio hem çok kalabalık hem de gecikmelere sebep oluyor. Son yıllarda ise bazı işletme sahipleri satışların azaldığından yakınırken bazı bisikletlilerin agresif davranışları da eleştirileri üzerine çekiyor. “En önemlisi ise bu yolculuk bizi bir kez daha hangi kent modelinin daha sürdürülebilir olduğunu tartışmaya itti. Araba odaklı mı yoksa insanların yürüdüğü, bisiklete bindiği ve toplu taşıma kullandığı bir şehir mi?” diyerek WRI Ross Center for Sustainable Cities’in Entegre Ulaşım Direktörü Dario Hidalgo da görüşlerini paylaşıyor.
Arabasız seyahat günü referandumunun yapıldığı 2000’de, başka bir öneri için de seçim yapılmıştı: Ocak 2015’e kadar özel araç kullanımının yasaklanması. Gerçekleşmesi halinde toplu taşıma ve bisiklet ile yaya altyapısına yönelik büyük yatırım gerektirecek bir değişiklik olacaktı. Her ne kadar önemli bir çoğunluk yakalansa da bu daha “radikal” değişikliğin kanun olmasına yetecek oy toplanamamıştı. Dolayısıyla o referandumdan geriye sadece arabasız seyahat günü kaldı; o da ancak başka bir referandum ile rafa kaldırılabilir.
2016 yılında düzenlenen arabasız seyahat gününde Belediye Başkanı Enrique Peñalosa her gün bir saat boyunca arabaları tamamen yasaklama fikrini ortaya attı. Bu yıl ise sabah ve öğleden sonra olmak üzere birer buçuk saatlik bir yasak uygulamayı önerdi. Bu önerinin neticesinde ateşli bir tartışma başladı. Birkaç gün sonra da radyoya verdiği röportajda Peñalosa resmi olarak bir öneride bulunmayacağını söyledi ve “daha az trafik ve daha kısa seyahat süreleri sebebiyle hiç araba olmadığında çoğunluk çok daha iyi olacak” dedi.
Bogota’dan alınan dersler pekâlâ diğer şehirlerle de paylaşılabilir. Arabasız seyahat gününün belli bir olgunluğa ulaşması ile beraber önerinin kentsel hareketlilik tartışmasını nasıl değiştirdiğini ve insanların davranış şekillerini etkilediğini görmek mümkün.
* Bu yazının orijinali Bruno Felin tarafından yazılmış olup 7 Mart tarihinde TheCityFix’de yayınlanmıştır.