Gelişmekte olan ülkelerdeki mega kentlerde hareketlilik ve kentiçi ulaşım karşılaşılan önemli bir engel olarak görülmektedir. Bireysel araçlara olan sağlıksız bağımlılık, tek ulaşım aracı olarak kullanılması, daha da önemlisi refah seviyesi ve zenginlik belirtisi olarak görülmesi kentiçi sürdürülemeyen ulaşıma neden olmaktadır. Bir çok Avrupa ülkesinde ise -özellikle iskandinav ülkelerinde- kentiçi ulaşım aktif yolculuk -yürüyerek, bisiklet- ve toplu taşıma ile yapılmaktadır.
Kentiçi ulaşımdaki bu sürdürülemeyen ilerleme en çok nüfus ve trafik yoğunluğunun olduğu, yüksek, hızlı ve plansız büyüyen mega kentleri zorlaya dursun, sürdürlebilir ulaşım konusunda önemli çalışmaları bulunan Kolombiya’nın Bogotá Valisi Enrique Peñalosa gelecekte akıllı kentlerin anahtar bileşenlerinin, aktif yolculuk –yürüme ve bisiklet- ve entegre toplu taşıma sistemleri olacağını savunmaktadır.
Anayasa’nın herkes kanun önünde eşit olduğunu ve devletin bu eşitliği yaşama geçmesini sağlamakla yükümlü olduğu 10. madddesi göz önüne alındığında akıllı şehirlerin anahtar bileşenleri fırsat eşitliği ve adil dağılım ile bağdaştırılmaktadır. Kentte yaşayan her sınıftan ve alım gücünden kişilerin kentleşme politikası ile paralel ulaşım planlaması, erişilebilir mesafe ve uygun ödeme koşullarında ulaşması istenmektedir. Aynı zamanda kamu politikası bakış açısından aktif yolculuk ve entegre toplu taşıma, kentiçi CO2 emisyonlarının azaltılması ile ilişkilendirilmiş olup, çevre ve halk sağlığı açısından da insan haklarının korunmasını sağlanmış olur.
Karar verici ve uygulayıcı yerel yönetimler, şehirlerindeki verileri analiz etmek, sorunları tahmin etmek ve kaynakları koordine etmek için sürekli daha etkili yöntemler arayışı içindedirler.
Metrobüs –ya da dünyadaki adı ile hızlı otobüs taşımacılığı (BRT)- metro, hafif raylı ve otobüs sistemlerinin motorsuz ulaşım (yürüme ve bisiklet) ile entegrasyonu kentiçi toplu taşımadaki yaşam kalitesi, üretkenlik, sağlık ve güvenlik gibi pek çok alanda olumlu etkiler yaratma potansiyeline sahiptir. Bu etkiler, yolculuk sürelerinin ölçülmesi, çevre, kamu sağlığı, güvenlik ve kentsel gelişim gibi alanlar üzerindeki etkilerin pek çok araştırma projesi kapsamında değerlendirmesi yoluyla incelenmelidir.
Aktif yolculuk bileşenleri olarak bilinen yürüme ve bisiklet ile ulaşıma bakarsak, bisiklet ise son yıllarda daha popüler hale gelen bir ulaşım şeklidir. Bisiklete binmek toplu taşımada olduğu gibi bir dizi avantajı da getirir: yaş ve gelir fark etmeksizin hareketllik, sağlığa yararlıdır, maliyet etkindir, çevre dostudur, gürültü miktarını azaltır ve özel motorlu ulaşım şekillerine kıyasla daha az alan gerektirir.
Toplumsal veya toplu faydalar açısından birkaç çalışma, düzenli olarak aktif yolculukların bisiklet yürüme ile yapılmasının özellikle kamu sağlığı, çevre, sosyal katılım üzerine faydaları ile kentiçi yaşam kalitesini artırması açısından etkilerine bakmıştır. Literatürün büyük bir bölümü de yürüme ve bisikletin, diğer ulaşım türleri ile entegrasyonuna bakar ve kümülatif yararlarını değerlendirir.
Akıllı kentler için genel prensip olarak en başta bu kullanıcıların güvenlikleri ve rahatlıkları göz önünde bulundurulmalıdır. Aktif yolculuk ve entegre toplu taşıma;
- Trafik kazalarında engellenebilecek kaybedilen hayatların – ölümlerin değeri,
- Ulusal sağlık hizmeti tasarrufları – fiziksel hareketsizlikten kaynaklanan hastalıkların tedavisine ilişkin maliyetleri düşürme,
- İş gücündeki üretkenlik kazanımları – aktif yolculuk ve toplu taşıma gibi artan aktivite yoluyla engellenebilir hastalıklara ilişkin devamsızlıkları azaltma,
- Trafik sıkışıklığı düşürülerek ve yolculuk süresinin azaltma,
- Hava kirliliğinin azaltımı ve halk sağlığında artış,
konularındaki faydalaları ile toplumsal ihtiyaçlarını dengelemektedir.
Karar verici ve uygulayıcı yerel yönetimler önce yayalar, bisikletliler ve toplu taşıma kullanıcıları en üstte olmak üzere ulaşım yolları kullanıcılarının net bir hiyerarşisini benimsemelidir. Bu şekilde aktif yolculuk ve sürdürülebilir ulaşım sistemleri ile kentleşme ve kalkınma düşünülmelidir.