10-11 Aralık 2014 tarihlerinde EurAsia Strategies, Conrad İstanbul Otel’de Dünya Akıllı Şehirler Zirvesi’nin üçüncüsünü düzenledi. Özel sektör liderleri ve kamu kurumlarından yöneticiler iki gün boyunca akıllı şehirler olgusunu, ekonomik ve sosyal etkilerini, bu konuda Türkiye’deki olumlu ve olumsuz gelişmeleri, sorunları ve çözümlerini tartıştılar.
Zirve kapsamında, EMBARQ Türkiye – Sürdürülebilir Ulaşım Derneği ise, etkinliğin ilk günü olan 10 Aralık 2014 tarihinde “Akıllı Şehirlerde Kentiçi Ulaşım Özel Paneli”ni düzenledi. EMBARQ Türkiye Direktörü Arzu Tekir’in moderatörlüğünü yaptığı panele, AB Türkiye Delegasyonu Ulaştırma Sektörü Yöneticisi Dr. Göktuğ Kara, Shell Foundation Genel Müdür Yardımcısı Judith Pollock, İETT Genel Müdürü Mümin Kahveci, İSPARK Genel Müdürü Mehmet Çevik, Bombardier Türkiye Satış Direktörü Nezih Ertürk ve TAGES Yönetim Kurulu Başkanı Leyla Arsan konuşmacı olarak katıldı. Moderatör Arzu Tekir ve panelistler arasında soru-cevap şeklinde ilerleyen panelde, konuşmacılar, sürdürülebilir akıllı şehirler yaratılması, bu şehirlerde trafik yoğunluğunun azaltılması, hareketliliğin arttırılması ve bu hizmetlerde maliyetlerin düşürülmesi üzerine konuştu. Herkesin erişebildiği sürdürülebilir hizmetlerin sunulduğu akıllı kentler yaratılması konusu, Türkiye dinamikleri ve iç yapılanması üzerinden ele alındı.
“Sürdürülebilir Hareket Planları’na önem veriyoruz”
Dr. Göktuğ Kara, AB’nin, Türkiye’de bir elçi konumunda olduğundan ve kentsel gelişim ve ulaştırma alanında gelecek vizyonu belirlemiş kentlere ve projelere fon sağladığından bahsetti. Bu bağlamda, 2007 – 2013 yılları arasındaki dönemde demiryolları ağırlıklı bir ulaştırma sektör finansmanı sağlanırken, 2014 – 2020 arasında ‘sürdürülebilir kentsel ulaştırma’ öncelik alanı olacak. Yalnızca ulaştırma için 450 milyon euro’luk bir finansman ayrıldığını belirten Kara, AB’ye göre kentlerin ekonomik hareketliliğin en önemli noktaları olduğunu söyledi ve ekledi: “Bu yüzden, 30 yıl sonrası vizyonunu oluşturmuş belediyelerin hazırladıkları ‘Sürdürülebilir Hareket Planları’na önem veriyor ve bu yaklaşımların çoğalmasını istiyoruz.”
Dr. Göktuğ Kara’nın Türkiye’nin durumuna yönelik tespiti ise benim de onayladığım noktalardan biri oldu. Dünyada hiçbir ülkenin kentleşmeyi tamamlamadan orta gelir seviyesine çıkamadığını belirten Kara, üst gelir grubuna çıkmak içinse güçlü ve kendini yenileyebilir kentlere sahip olunmasının şart olduğunu söyledi. Türkiye’nin ise sadece son 30-40 yıllık performansıyla ekonomik anlamda orta gelir sınıfına yükseldiğini dile getirdi. Oysa, ulaştırmanın düşünülmediği ve proaktif olarak risk değerlendirmesiyle birlikte ele alınmadığı durumlarda problemler oluşmakta. Göktuğ Kara’ya göre Türkiye’nin bu süreçteki bir eksiği, hızlı kentleşme ve ekonomik gelir seviyesindeki ani yükseliş esnasında ortaya çıkan/çıkması muhtemel olan dışsallıkları düşünmeden hareket etmesi oldu. Bu sebeple şimdi düşünülmesi gereken, kentleşmenin getirdiği bu dışsallıkların nasıl absorbe edileceği olmalı. Bu temelden yola çıkan Kara, AB’nin Dünya Bankası ile birlikte ‘Sürdürülebilir Kentler Projesi’ üzerine çalıştığını ve proje kapsamında Türkiye’de 10 kentin destekleneceğini belirtti ve kentlere projeye talip olup vizyon oluşturmaları çağrısında bulundu. Türkiye’nin bir diğer eksiğini ise, merkezi ve yerel otoriteler arasındaki kopukluk olarak nitelendirdi. Yerelde ulaşım konusunu belli bir kalıba sokacak merkezi otoritenin yokluğu büyük bir problem oluşturmakta. Bu konuda, Göktuğ Kara, AB Türkiye Delegasyonu olarak bir rehber doküman niteliğinde olacak olan ‘sürdürülebilir ulaştırma master planı’nı hazırladıklarını ve bunun yerel yönetimler için çok verimli bir kaynak olacağını düşündüklerini dile getirdi. Üçüncü eksiklik olarak da, uluslararası finansman ve kredilere dayanan bir kaynak sağlanması alışkanlığını belirten Kara, Türkiye’de belediyecilik sektörüne yatırım yapılması ve yerel kaynak oluşturulmasının gerekliliğinden söz etti.
İETT Küresel Raporlama Girişimi (GRI)’nden A+ Alan Tek Kurum
İETT Genel Müdürü Mümin Kahveci ise konuşmasına dünyada ve Türkiye’de yaşanan gelişmelerin gerektirdiği bir yeniden yapılanma sürecine girdiklerini belirterek başladı. Türkiye’den, Küresel Raporlama Girişimi (GRI)’nden A+ alan tek kurum olan İETT, ‘akıllı şehir’ kavramı etrafında, kent konsepti içinde akıllı enerji sistemleri, akıllı ulaşım sistemlerinin alt yapısını kurmaya başlamış durumda. Kahveci, bu sistemleri akıllı binalar ve ulaşımla örtüştürmeye, dolayısıyla, kentteki tüm ağı tek bir merkezden yönetebilecek elektronik bilgi ve data altyapısına erişmeye başladıklarını belirtti.
İETT, 2015 yılı itibariyle kullanıma açılacak çok sayıda akıllı uygulama ile akıllı şehirler konseptinde öncü kurumlardan biri olacağa benziyor. Uygulamalarından biri olan akıllı araçlar kapsamında, aracın içindeki LCD ekranlar aracılığıyla yolcu bilgilendirme sistemi, şoförle sürekli online irtibatın sağlanması ve araçların doluluk oranlarının takibi üzerine çalışılıyor. Aynı zamanda, aracın seyahat esnasındaki enerji tüketimini yönetebilen ve daha az enerji tüketen araç konseptleri üzerinde de çalışmalar sürüyor.
Diğer bir uygulama olan MOBİ-ETT, yolcuyu interaktif bilgilendirme sistemi olarak kullanıma açıldı. Artık her akıllı telefonun aynı zamanda bir akıllı durak olduğu bu yeni sistemi yaklaşık 1 milyon insan Iphone ve Android uygulamalı telefonlarına yükleyerek kullanıyor. Bulunulan yere en yakın durak, o duraktan geçen otobüsler ve varış saatleri gibi başlıklar üzerine günde yaklaşık 2 milyon sorgu yapılıyor. “Akıllı şehirlerin temel göstergelerinden bir tanesi de atık yönetimidir” diyen Kahveci, akıllı garaj çalışmaları da yürüttüklerini belirtti. Yağmur suyu depolama, rüzgar tribünü, güneş panelleri gibi çeşitli sistemi barındıran bu çalışmaya %10 oranında elektrikli araç kullanılması da dahil.
İETT’nin yeni uygulamalarından bir diğeri ise entegre iş modeli. Örneğin İstanbul Kart, hem tüm ulaşım modlarında kullanılıyor hem de modlar arası ücret entegrasyonunu sağlamış oluyor. Yakında dolmuşlarda da İstanbul Kart’ın kullanılmaya başlanacağını belirten Kahveci, kıyaslama çalışmaları (benchmarking) da yürüttüklerini, New York, Londra, Seul gibi 12 büyük şehir ile ortaklık kurduklarını söyledi. Arzu Tekir’in, metrobüsün çok yoğun kullanılması ama bir o kadar da şikayet edilmesi hakkındaki sorusuna Mümin Kahveci, aynı anda hızlı, konforlu ve ekonomik olmasının önemli olduğu cevabını verdi. Son zamanlarda da kalite yönetim sistemi, çevre değerleri, iş sağlığı ve güvenliği konularında çalıştıklarını belirtti. Marmaray’ın Metrobüs üzerindeki yükü hafiflettiğini ancak hala Metrobüsü günde 900,000 insanın kullandığını söyleyen Kahveci, 1 yıl içinde yapılacak olan Marmaray hattına dikey beslemeyle ve E-5 üzerine alternatif çalışmalarla Metrobüsteki yoğunluğun azalacağını dile getirdi.
“Daha derli toplu bir İstanbul, toplu taşıma araçlarını kullanan, trafiği katlanabilir bir noktaya gelmiş, park sorununu halletmiş bir kent için çaba sarf ediyoruz.”
İSPARK Genel Müdürü Mehmet Çevik
İstanbul’da özel araç ve toplu taşımanın eklemlenmesini sağlayan “park et, devam et” çalışmalarının yapıldığını söyledi. Bu doğrultuda, günlük 13.000 aracın parklanmasını yaptıklarını ve 120 km civarında aracın yoldan çekilmesini sağladıklarını belirten Çevik, otopark Masterplanını da tamamlamaları sonucunda 100.000 araç kapasiteli otopark alanı oluşturduklarını, 2019 içinse bu kapasitenin 200.000’e çıkmasını hedeflediklerini anlattı. Park alanları hakkında da akıllı telefon uygulamasıyla araçlar kent içinde gezdirilmeden, boşluk-doluluk oranını, fiyat tarifelerini göstererek uygun park alanına yönlendirilebiliyor. 2015 yılı içinde ise, İstanbul Kart’ın İSPARK’ta da geçerli olması sağlanacak.
Akıllı bisiklet uygulaması ve bisiklet parkları hakkında ise, Bostancı-Kartal ve Florya-Yeşilyurt arasında çalışmalar devam ediyor. Bakırköy-Kumkapı bisiklet hattının da yakında kullanılmaya başlanacak olan bisiklet yolu örneklerinden olduğunu belirten Çevik, Amsterdam’daki gibi kapalı katlı bisiklet otoparklarının da İSPARK’ın 2015 hedefleri arasında olduğunu söyledi.
Bütüncül bir bakış açısıyla, EMBARQ Türkiye’nin organize ettiği bu panel, farklı sektörlerden liderleri “Akıllı Şehir” çatısı altında bir araya getirerek karşılıklı fikir alış verişi ve veri paylaşımı yapılmasına olanak sağladı. Soru-cevap kısmıyla görüşleri alınan katılımcılar ise genel olarak siyaset üstü proje ve politikaların uygulanmaya başlamasının gerekliliğini vurguladı.