Pek çok sorunun gölgesinde olsa da Rio de Janeiro ile Güney Amerika’da ilk kez bir şehir 2016 Olimpiyatları’na ev sahipliği yaptı. Geciken inşaatlardan müsabaka alanlarının kirliliğine, Zika virüsü endişelerinden suç oranına kadar birçok problemle mücadele etti ve esasında çoğunun da üstesinden geldi. Ne var ki her meşale söndükten sonra olimpiyat şehrine sorulan bir soru vardır: oyunların vatandaşlara bir faydası oldu mu? Rio’da tıpkı diğer olimpik şehirlerde olduğu gibi uzun vadede yarar sağlayıp sağlamayacağı şüpheli; ancak olimpiyatların toplu taşımaya pozitif bir katkısı olduğu ortada.
Oyunlar sebebiyle vaat edildiği üzere toplu taşıma ağının genişliğinde kayda değer bir artış oldu. Metrobüs ağı 76 kilometreden 156 kilometreye, herhangi bir taahhüt olmamasına rağmen metro ağı da 4 kilometreden 16 kilometreye çıkartıldı.
Bu iyileştirmelerin sonucunda dünya çapında bir toplu taşıma altyapısı için zemin hazırlansa da tam anlamıyla hayata geçmesi için bu işi sıkı takip etmek gerekiyor. Ocak 2017’de göreve başlayacak yeni kent yönetiminin TransBrazil BRT koridorunu tamamlamak için fon ayırması gerekiyor. Eğer beklendiği gibi Olimpiyat bileti sahiplerine ayrılan hizmet Olimpiyatlardan sonra kentlilere sunulur ve TRansBrazil hattı tamamlanırsa, günlük toplu taşıma yolculukları kayda değer bir artış gösterecek.. Kente dair tahminler göz önünde bulundurulduğunda; metrobüs, metro, tren gibi toplu taşımanın günlük ulaşımdaki payı yüzde 18’den yüzde 63 seviyesine çıkacak.
Peki tüm bunlar nasıl mümkün oldu?
Rio, önceki deneyimlerinden ders çıkardı. 2016 Olimpiyatlarına seçilmeden önce, hem 2004 hem de 2012 olimpiyatlarını düzenlemek için iki kez adaylık sürecince girdi fakat her iki girişim de sonuçsuz kaldı. Bu iki girişimin başarısız olmasının nedeni ise ulaşım planlarının ağırlıklı olarak demiryolu ve karayolu üzerine yapılmasıydı. Özellikle demiryolu yapımının maliyetinin kafalarda yarattığı soru işaretleri Rio’yu adaylıktan öteye taşıyamadı.
1992 Earth Summit’ten bu yana Rio, büyük organizasyonlar ev sahipliği yapmayı stratejisinin bir parçası haline getirdi. 2007 Pan Amerikan Oyunları için şehrin batı yakasını uluslar arası ve yerel havalimanlarına bağlayacak iki yeni metro hattı ve bir hafif raylı sistem taahhüt edildi fakat hayata geçirilmedi.
Rio, başarıyla sonuçlanan 3. adaylığı sürecinde daha gerçekçi ve tutarlı bir plana ihtiyacı olduğunu biliyordu. Bu sefer stratejilerini raylı sistem ve karayolu üzerine kurmak yerine hafif raylı sistem ve metrobüs koridorlarına odaklandı. Ulaşım planının omurgasını ise halihazırdaki raylı sistem ve deniz ulaşımına entegre otobüs ağırlıklı bir toplu ulaşım ağı oluşturuyordu. Bu yeni metrobüs sistemi ise trafikteki özel araç sayısını azaltıp ziyaretçi, atletler ve yerel halkı bir yerden bir yere taşımanın ötesinde kullandığı yakıt açısından verimli filo ile de sera gazı salımını azaltacak.
Uluslararası Olimpiyat Komitesi, Rio’nun adaylık sürecini değerlendirirken TransCarioca metrobüs hattının talebi karşılayıp karşılayamayacağı konusunda detaylı çalışma sunmasını istedi. WRI Brezilya Sürdürülebilir Şehirler, hattın talebi karşılamasının ötesinde şehre artı değer katacağını ispatladı. İstasyonlarda yapılan küçük değişiklikler ve karma bir hizmet ile birlikte sistemin kapasitesinde ve performansında önemli artışlar sağladı.