EMBARQ ve Dünya Bankası’nın ortak olarak bu yıl 11.sini düzenlendikleri Transforming Transportation “Ulaşımı Dönüştürmek” 2014 Konferansı 16-17 Ocak tarihlerinde Washington’da gerçekleşti. Açılış konuşması EMBARQ Direktörü Holger Dalkmann ve Dünya Bankası’nın Sürdürülebilir Gelişim Ağı (Sustainable Development Network – SDN) Ulaştırma, Su ve Enformasyon ve İletişim Teknolojileri Departmanı Direktörü Jose Luis Irigoyen tarafından yapıldı.
Taşımacılığın iş, eğitim, sağlık hizmetleri ve daha fazlasına ulaşımı sağladığını belirten EMBARQ Direktörü Dalkmann:“Kentleşme, 21. yüzyılın meydan okumasıdır. Günümüzde 3,5 milyar insan şehirlerde yaşamaktadır ve yüzyılın sonunda bu oran dünya nüfusunun %90’ına kadar çıkacaktır. 21.yüzyıl çözümleri üretmeliyiz. Uluslararası dengeler açısından heyecan verici bir dönemden geçiyoruz. Küresel eylem çerçevesinde olan sürdürülebilir şehirler ve sürdürülebilir ulaşımı doğru ele almak zorundayız, bekleyemeyiz.”dedi.
Bu görüşü tabana yayarak genişleten Dünya Bankası Ulaştırma, Su ve Enformasyon ve İletişim Teknolojileri Departmanı Direktörü Irigoyen: “Bir işçinin, gecekondu mahallesinde çöplerle kirlenmiş tehlikeli yollardan yürüyerek düşük ücretli işine ulaşmaya çalışması yerine yayalaştırılmış alanlardan rahatça yürüyebildiği günü hayal edebiliyor muyuz?” diye sordu.
Son olarak Dalkmann ve Irigoyen, iki gün sürecek olan konferansın üzerinde duracağı ve paydaş kuruluşlarla birlikte belirlenen “21. Yüzyıl Ulaşımının Beş Fırsatı” hakkında konuştu. Bu beş fırsat: yol güvenliği, orta ölçekli şehirler, bölgesel ve yerel yönetimler, finans ve veri ve teknoloji olarak belirlendi.
TTDC14 AÇILIŞ KONUŞMALARI – “İstediğimiz Geleceği Şekillendirmek”
Neden 2014 Ulaşımı Dönüştürmek için kritik bir yıl? Konferans kapsamında özellikle bu yıl ilk defa iş dünyası liderleri konferansta önemli rol almak üzere davet edildi. “İstediğimiz Geleceği Şekillendirmek: Belediye ve Kurumsal Liderlerle Konuşma” Oturumu, özel sektörün bu yılın gündemindeki önemini yansıtmaktadır. Ayrıca bu yıl ve önümüzdeki yıl 20. ve 21. Partiler Konferansı (COP21)’ndan 2014’te Lima’da ve 2015’te Paris’te düzenlenecek Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC)’ne ve Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri (SDG’ler)’nin tanımına kadar pek çok dönüm noktası yer almaktadır. Bu kritik etkinlikler 2015 sonrası küresel aksiyonların çerçevesini oluşturacaktır.
Açılış oturumunda belediye başkanları ve kurumsal liderlerden neden kentsel ve ulaşım konularının Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerini (SDG’ler) şekillendirilirken uluslar arası diyaloğun merkezinde bulunması gerektiğine dair görüşlerini paylaşmaları istendi. El Cezire’den Femi Oke’nin moderatörlüğünü yaptığı oturumun konuşmacıları; Grand Lyon’dan Hubert Julien-Laferriere, Dünya Kaynakları Enstitüsü Başkan Yardımcısı ve İdari Müdür Manish Bapna, Macaristan’ın Birleşmiş Milletler Büyükelçisi Csaba Kőrösi, Dünya Bankası’ndan Mahmoud Mohieldin, IBM’den Jeff Rhoda ve Fas Agadir Şehri Belediye Başkanı Tariq Kabbage’di.
Fransa, Grand Lyon’daki vizyonlarını anlatan Jullien-Laferriere: “İnsanların şehirlerini nasıl algıladığına ve kent içinde nasıl hareket ettiğine dair kültürü değiştirmek istiyoruz. Yaklaşmakta olan Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nin (SDG) çözümünün kalbi şehirlerdir ve şehirlerdeki kamu politikaları iklim değişikliğinin de çözümünün anahtarıdır” dedi.
Dünya Kaynakları Enstitüsü (WRI) Başkan Yardımcısı ve İdari Müdürü Manish Bapna ve Macaristan’ın Birleşmiş Milletler Büyükelçisi Csaba Kőrösi de benzer şekilde 2014’ün her nesilde bir kere rastlanabilecek bir fırsat yılı olduğunu belirterek şehirlerin, sürdürülebilir kalkınmanın ya kazanılacağı ya da kaybedileceği yer olduğunu vurguladı. Ardından IBM’den Jeff Rhoda, şehirleri sürdürülebilir yapmakta iş dünyasının oynadığı role değinerek farklılık yaratmanın tek yolunun büyük yatırımlar olmadığını söyledi. “Politikalar, bilinç ve davranışlar değiştirilerek şehirlerde çok fazla yol alabiliriz. Örneğin Kopenhag’da seyahatların %36’sı bisiklet ile yapılmaktadır. Bu da çok büyük bir yatırım değildir.” diye ekledi. Dünya Bankası’ndan Mahmoud Mohieldin de şehirlerde sürdürülebilirliği garanti altına almak için gereken kentsel özellikler hakkındaki görüşlerini sundu. İyi planlama, güçlü yönetim ve çevreye özen göstermenin altını çizen Mohieldin, planlamanın ulaşım sistemlerine uzandığını söyledi ve “İş yerlerinde, insanların ulaşım sorunlarından ötürü bir ayrımcılık var. Söz konusu ulaşım olduğunda kimseyi geride bırakamayız. İş ve sürdürülebilir geçim kaynağı yaratmanın anahtarı ulaşımdır.” diye ekledi.
Ulaşım ve Teknoloji – “Ulaşımı Teknolojiyle Genişletmek” Oturumu
Sabahın ikinci oturumu “Ulaşımı Teknolojiyle Genişletmek” oldu. Oturumda dört ulaşım ve teknoloji uzmanı konuşmacı yer aldı; Kore Ulaştırma Enstitüsü’nden Gyengchul Kim, Autodesk’ten Paul McRoberts, IBM Akıllı Ulaşım Bölümü Küresel Yöneticisi David Pickeral, Stanford Üniversitesi Öğretim Görevlisi Balaji Prabhakar.
Oturumu açan Kore Ulaştırma Enstitüsü’nden Gyengchul Kim, Güney Kore’nin başkenti Seul’un ulaşım sisteminden örnekler verdi. Seul 1960 ve 1970’lerde hızla kentleşmeye başlayan bir şehir, 1990’lara gelindiğinde bu durum şehrin toplu taşıma kapasitesinin yetersiz kalmasına ve yoğun bir trafik problemi yaşanmasına yol açtı. Günümüzdeyse Seul’un toplu taşıma sistemi tüm ulaşımın %65’ini kapsamaktadır. Bu değişimi mümkün kılan ise Seul ulaştırma operatörleri tarafından şehirde çalışan 10.000 otobüsün akıllı ödeme sistemi ile vatandaşların ödemelerini cep telefonu ya da kredi kartıyla yapmalarını sağlayacak şekilde entegrasyon gerçekleştirmeleri gibi teknolojik yeniliklere önem vermeleri olmuştur. Bu durum ayrıca trafik ve hat yoğunluğunun saatlere göre dağılımını incelemelerini de sağlamıştır. Seul ayrıca trafik kazalarından dolayı meydana gelen ölüm ve maddi zararları azaltmak amacıyla yol güvenliğine de çok önem vermiştir. Hız kameraları, kavşak kameraları ve “araç kara kutuları” gibi uygulamalarla trafik kazalarında %17.2’lik, trafik kazalarına bağlı ölümlerdeyse %22’lik bir düşüş yaşanmıştır. Bu örnekler diğer şehir ve ülkelerin de teknoloji ve toplu taşıma sistemlerinin entegrasyonu için değerli veriler oluşturmaktadır.
Autodesk’ten Paul McRoberts, veri toplanması, görselleştirilmesi ve analizinin kentsel toplu taşımacılık çözümlerinde karar verme süreçlerine olan faydası hakkında sunum yaptı. Autodesk ulaşım projelerinin daha gerçekçi değerlendirilmesini sağlayacak şekilde Coğrafi Bilgi Sistemleri (GIS) kullanarak “gerçek dünya için gerçek veri” üretiminde büyük ilerleme kat etmiştir. Bu teknoloji Çin’den Katar ve Norveç’e kadar kamuoyu nabzını tutmak için kullanılmaktadır. Örneğin Norveç’in başkenti Oslo’da bir köprü yapımı için seçilen 7 tasarım GIS sistemi ile modellenerek maliyet, fayda ve estetik değerlendirmesine sunulmak üzere kamuoyu ile paylaşılmıştır. McRoberts: “Büyük veriler, büyük çaplı ve daha iyi bir gelecek inşasına olanak sağlamaktadır.” diyerek GIS teknolojilerini özetledi.
IBM’den David Pickeral, “Yeni Teknolojiler Ulaşımın Geleceğini Şekillendirecek” başlıklı sunumunda 21.yüzyıl ulaşımında gerçek inovasyonun veri olduğunu savundu. Sunumunda model optimizasyonu üzerinde duran Pickeral, elimizde bulunan varlıklarla hareketliliğin nasıl sağlanabileceğini anlattı: “Yeni şeyler inşa edip insanların onları kullanmasını beklemek zorunda kalmadan hareketliliği nasıl sağlarsınız? 21.yüzyılda bunu insanların nerede olduklarını ve nereye gitmeleri gerektiğini inceleyerek yapabiliyoruz.”
İstanbul’dan İrlanda’nın başkenti Dublin’e kadar IBM, model optimizasyonunu geliştirmek için “anonim demografik veri” denilen sistemi kullanmaktadır. Bu sistem gereksiz inşaatlara yatırım yapılmasını engelleyerek bu paranın toplumun başka ihtiyaçları için kullanılmasına olanak sağlamaktadır.
Son sunumu yapan Stanford Üniversitesi’nden Balaji Prabhakar, banliyöde yaşayan insanlarla ulaşım operatörlerini birbirine bağlamak için inovatif bir yaklaşım olan Insinc’ten bahsetti. Insinc, ev-iş arası seyahatlerinde insanların toplu taşımayı tercih etmesi için kullanıcılarına para ödülü kazanma gibi fırsatlar sunan bir teşvik platformudur. 100.000’in üzerindeki kullanıcısıyla Insinc’in yakaladığı başarı, yeni teknolojiler ve sosyal dürtülerin kombinasyonunun gücünü vurgulamaktadır.
İlk gün Entegre Hareketlilik, Kentsel Hareketlilik İçin İklimsel Finans ve Bölgesel Odak: Afrika oturumları ile devam etmiş olup, günün son seansı , “Yönetişim: Sürdürülebilir Ulaşımın Engellerinin Üstesinden Gelmek”ti. Moderatörlüğünü Dünya Bankası Ulaşım Departmanı’ndan Marc Juhel’in yaptığı “Yönetim” panelinin konuşmacıları; Toyota Motor Kuzey Amerika Enerji ve Çevresel Araştırma Grubu Müdürü William Chernicoff, Arjentin Buenos Aires Belediyesi Ulaştırma Sekreteri Guillermo Javier Dietrich, UITP Genel Sekreteri Alain Flausch, Kentsel Gelişim Bakanlığı Sekreteri Sudhir Krishna, Meksika Banobras Finans, Bankacılık ve Fonlar Genel Müdürü Francisco Gonzalez Ortiz Mena’di.
Dünya genelinde pek çok şehir kentsel ulaşımın karmaşıklığını anlamaya başladı ve aynı şehir içinde devletin farklı kademelerine karşı sorumlu olan birden fazla aktörün varlığı da bu karmaşaya yol açan etmenlerden biridir. Bu aktörler çabalarını nadiren koordine ederler bu da harcanan emeğin katlanması, kamu kaynaklarının ziyan olması ve yeterli standartların altında kalan ulaşım sistemleri kurulmasına yol açmaktadır. Bu engelleri aşmak için çatı olacak bir ulaşım kurumu ihtiyacı gittikçe daha fazla şehirde kabul görmektedir. Fakat konuşmacıların da belirttiği gibi bu hiç de basit bir süreç değildir.