EMBARQ Türkiye, küçük yaşlardan beri bisiklet kullanıcısı olan ve bisikletiyle Avrupa turuna çıkan yenilenebilir enerji uzmanı Mert Anameriç ile röportaj yaptı. Bu röportajda bisikletin ulaşıma ve toplu taşıma araçlarına entegrasyonu, bisiklet güzergâhlarındaki sorunlar ve bisiklet güvenliği konularını tartıştık. Ev-iş arası ulaşım, spor, banka ve market gibi gündelik şehir ihtiyaçlarını karşılama, 5km’den uzak mesafelerde ve çoklu ulaşım aracı değiştirmek gereken durumlarda bisikletini kullanan Mert; bisiklet güzergahlarını belirlerken başta güvenlik ve yol güvenliği olmak üzere eğim, zorluk, süre, mesafe ve çevre güzelliklerini göz önünde bulunduruyor. Mert Anameriç’in görüşlerini bir de kendi ağzından dinleyelim:
İstanbul’un engebeli yapısının sorun olduğunu düşünüyorsanız sizce bu sorunu aşmak için yapılabilecek çözümler nelerdir?
İstanbul’da yokuş yukarı güzergahlarda katlanabilir bisikletimle birlikte toplu taşıma araçlarını kullanıyorum, inişlerde ise bisikleti tercih etmekteyim. Benim bisikletim katlanabildiği için toplu taşımayı bisikletim ile birlikte, bazen zor da olsa kullanabilmekteyim. Yurtdışında metrolarda, trenlerde bisiklete uygun vagonlar bulunmakta. Tabii sadece vagonlar değil istasyonlarında buna uygun düzenlenmesi gerekmekte. Türkiye’de henüz yok. Yürüyen merdiven her zaman engelliler ve/veya bisikletler için çözümmüş gibi sunulmakta ancak bisiklet için açıkçası işkence. Bisikletinizi normal merdivende taşımak çoğu zaman daha kolay, merdivenin bir köşesine eklenebilecek 20 cm’lik bir beton rampası ile bisiklet sahipleri çok daha rahat istasyonları kullanabilecektir.
Bisikletin metrobüs, otobüs, vapur, tramvay, metro gibi diğer ulaşım türleriyle entegrasyonu hakkında ne düşünüyorsunuz? Siz en çok nerede güçlük çekiyorsunuz?
En çok güçlük çektiğim noktalar; metro ve metrobüslerde istasyona ulaşım, merdiven, yürüyen merdiven, gişe girişi, güvenlik görevlilerinin ek kart basmamı istemesi… Otobüse daha hiç binmedim ama eminim şoförün yanındaki incelen kısımdan bisiklet ile geçmek çok zor olacaktır. Bisikletin ulaşım araçlarına entegrasyonu hakkında ise; katlanabilir bisiklet sahibi olduğum için taksi veya dolmuş bile kullanabiliyorum. Çoğu zaman insanlar, alanlarından fiziksel alan çaldığım düşüncesi ile rahatsız oluyorlar. Somut örnek vermem gerekirse; bisiklet kullandığım şehirler içinde araç kullanıcıların ve yayaların bisikletçilere en saygılı ve aşina olduğu şehir İzmir.
“İstanbul’da, genelde insanların bisikleti araç olarak görmediklerini düşünüyorum.”
Bisiklet ulaşımı ve yollarının şehir içinde yapılandırılması üzerine Avrupa’dan örnek veren Mert: “Yurtdışında gördüğüm güzel bir örnek elektrik, su, gaz gibi altyapı borularının kabloların bulunduğu hatların üstünü bisiklet yolu yapmaları. Bu hem belediyelere erişim ve tamirat kolaylığı yaratırken, aynı zamanda bisiklet yollarının sayısını da arttırmakta.”
Türkiye’de bisiklet ve yol güvenliği hakkında neler düşünüyorsunuz? Bisikletin avantajları ve dezavantajları neler?
Bisikletten büyük araçların, bisikleti bir araç olarak görmeyerek sürekli olarak ezmek istemesi, kaldırıma itilme bisiklet güvenliği açısından tehlikeli durumlar. Park yeri ve engebeli alanlar ise bisikletli ulaşımın en büyük dezavantajları arasında. Bisikletin sağlamış olduğu avantajlar; ücretsiz ulaşım sağlıklı yaşam ve güzergah seçme özgürlüğü…