Bu yazı ilk kez Halk Ulaşım Dergisi Nisan 2013 sayısında yayınlanmıştır.
Erişilebilirlik konusu ele alınırken, fiziki çevre ve ulaşım araçlarının erişilebilir olmasının birbirleri ile çok yakın bağlantısı bulunduğu düşünülmelidir. Salt araçların erişilebilir olması, alçak tabanlı dizayn edilmesi ve iç tasarımının engelli dolaşımına uygunluğu, ulaşım sistemini erişilebilir kılmaz. Öncellikle engelli kişilerin o araca ulaşabilmesi için fiziki koşulların erişilebilirlik açısından düzenlenmiş olması gerekmektedir.
5378 sayılı yeni yasa yerel yönetimleri artık bu konuda daha dikkatli olmaya mecbur kılmaktadır. Özellikle yeni yapılaşan alanlarda erişilebilirlik konusuna gerekli özenin gösterilmesi, eski yerleşim alanlarının ise herkesin erişimine uygun olarak yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.
Anadolu çok sayıda medeniyete ev sahipliği yapmış, binlerce yıllık yerleşim geçmişi olan bir coğrafyadır. Bu yüzden birçok şehirde sokakların ve caddelerin darlığı nedeniyle kaldırımların yeterli genişlikte yapılamamaları ve erişilebilir olmamaları normal karşılanabilmektedir. Ancak yeni yapılaşan alanlarda da aynı problemlerin karşımıza çıkması kabul edilebilir değildir. Bu yaklaşımın sebeplerini irdeleyelim: 2011 yılında, Amerikan ve Türk Standartlarının karşılaştırıldığı bir çalışmada TSE standartlarını ayrıntılı olarak inceleme imkânı buldum. TSE’nin belirlediği standartlarda, yerleşim alanlarındaki kaldırımların, merdivenlerin ve rampaların nasıl olması gerektiği açık ve net bir şekilde belirtilmiş olmasına rağmen hâlâ bir kişinin dahi yürüyemeyeceği genişlikte kaldırımlar yapılmaktadır. Amerika’da ve Avrupa’daki ülkelerde de benzer standartlar bulunmaktadır. TSE’nin belirlediği standartların bu standartlardan fazla farkı yoktur. Ancak bizim kentlerimiz yine de erişilebilir değildir. Bunun başlıca sebebi standartların uygulanmasını dayatan ve denetleyen bir mekanizmanın bulunmamasıdır.2002 yılında yapılan Özürlüler Araştırması’na göre Türkiye nüfusunun%12.29’u, başka bir deyişle 8.5 milyonu, engellidir. Bu sayıya söz konusu kişilerin ailelerini de eklediğimizde Türkiye’de toplumsal hayata katılmada sorunlar yaşayan birçok insan olduğu görülmektedir. Çocuklu aileleri, geçici engeli bulunanları ve yaşlıları da dahil ettiğimizde erişilebilirliğin çok büyük bir kitleyi ilgilendirdiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.. Yeni yasa ile TSE’nin belirlediği erişilebilirlik standartlarının uygulanması zorunlu hale gelecektir. Bu da engelli vatandaşları, ailelerini ve engelliler ile ilgili sivil toplum kuruluşlarını sevindiren bir sonuçtur..
Araçların erişilebilirliğini sağlamak için yapılması gereken düzenlemeler fiziki çevrenin düzenlenmesine oranla daha kolay ve daha az maliyetlidir. Aracın alçak tabanlı olması, engellilerin giriş yapacağı kapıya engelli rampasının monte edilmesi gibi, araç filolarının belirli zaman aralıkları ile yenilenmesi gerektiğinden yeni alınacak araçların engelli erişimine uygun olması zorunluluğu vardır. Bu koşullarda asıl önemli olan fiziki çevrenin engelli erişimine uygun hale getirilmesidir. Zira bu durum hem zaman alacak hem de maliyetli olacak bir süreçtir. Bu yüzden belediyeler kendilerine verilen süre içinde yapılması gerekenleri tamamlayabilmek üzere en kısa sürede harekete geçmelidir.
Sonraki yazılarımda, 2005 yılında, yasanın çıkmasından sonra yapılmış bir projede erişilebilirlik konusuna ne kadar dikkat edildiğini farklı/çeşitli örnekler ve görseller ile sizlere aktaracağım.