Toplu taşıma günlük hayatımızın vazgeçilmez parçalarından biri. Aynı zamanda da iş olanaklarına, dükkân vb. ticari mekânlara ulaşımı sağlaması nedeniyle ekonominin önemli bir unsuru. Bir yerden bir yere nasıl ulaştığımız sağlığımızla da bire bir ilintili. Kentiçi ulaşım sistemleri hava kalitesini ve yolculuk sırasındaki güvenliğimizi belirlerken, yürüme ve bisiklet kullanımı fiziksel formumuz üzerinde etkili oluyor. Şehirleşme arttıkça, ulaşımın günlük hayatımızdaki rolü de giderek daha çok önem kazanıyor.
Toplu taşıma sistemlerini her gün kullanan yolcular genellikle karar mekanizmaları içine dahil edilmiyor. Böylesi bir katılım eksikliği toplu taşıma sistemlerinin yaygın kullanımını da tehlikeye atıyor. Oysa sürekli toplu taşımadan faydalanan yolcuların, sistem tasarımı için yararlı görüşleri olacağı aşikâr. Tasarım aşamasının en başından itibaren halkın süreçlere dahil edilmesi ve operasyonlar hakkındaki önerilerine başvurulması hem projelerin kalitesini artıracak, hem de protesto ve itirazlarla kaybedilen zamanın önüne geçebilecek. İnternet kullanımının yaygınlaşması da halkın bu süreçlere katılımını giderek daha kolaylaştırıyor.
21. yüzyılda halkın katılımını nasıl sağlayabiliriz?
Yakın zamana kadar, halkın karar süreçlerine dahil edilmesi belediye binalarında düzenlenen sıkıcı toplantılarla özdeşleştiriliyordu. Planlanan altyapı çalışmalarıyla ilgili bilgilendirme toplantıları düzenleniyor, katılım sağlanabildiği ölçüde halkın önerileri alınıyordu. Bu toplantılar halkın etkili katılımını sağlamakta yetersiz kalıyordu.
İnternet kullanımının artışı ve yeni anket tekniklerinin geliştirilmesi ile birlikte herkesin, zaman ve mekândan bağımsız olarak, fikir ve önerilerini dile getirebileceği platformlar yaratılabiliyor. Örneğin, Avrupa Birliği 2005’ten bu yana ulaştırma projeleri ile ilgili olarak internet üzerinden düzenlediği anketler yoluyla halkın görüşlerini alıyor. Anket sonuçları daha sonra bağımsız kuruluşlar tarafından incelenerek özet raporlar hazırlanıyor. İnternet üzerinden yapılan bu anketlerin yüz yüze yapılacak olan toplantılarla desteklenmesi ve devlet kurumları ile vatandaşların bir araya gelerek tartışabildikleri bir alan yaratılmasının önemini de gözden kaçırmamak gerekiyor. Örneğin, New York’ta geçtiğimiz haftalarda kullanıma açılan akıllı bisiklet sistemi için internet üzerinden yapılan ve 10.000 kişinin yanıtladığı anketin yanı sıra, yetkililerle halkın fiziksel olarak bir araya geldiği 159 toplantı gerçekleştirildi. İnternet üzerinden yapılarak halkın katılımını kolaylaştıran ve artıran benzer anketlerin giderek yaygınlaştığını görüyoruz.
Önümüzdeki senelerde akıllı telefonların yaygınlaşması, halkın benzer süreçlere katılımını daha farklı bir boyuta taşıyabilir. Uygun araçlar geliştirildiğinde, vatandaşlar gün içinde metro duraklarında veya trafikte karşılaştıkları problemleri anlık olarak bildirmeye, yorumlarını gerekli mercilere iletmeye başlayabilirler. Yolcular kendi güzergâhlarındaki iyileştirme önerilerini akıllı telefonları aracılığı ile anlık olarak yetkililere ulaştırabilir, taşımacılıktan sorumlu devlet kurumlarının iş yükünü hafifleterek hizmet hızının artırılmasına katkıda bulunabilirler.
Halkın katılımının sağlanmasındaki zorluklar neler?
Ulaşım projelerinin karar süreçlerine halkın katılımının sağlanması elbette bu kadar kolay değil. Öncelikle paydaşların farklı öncelikleri ve istekleri var. Özellikle yüksek bütçeli altyapı projelerinde, projenin kullanıcıları ile projeden birinci derecede etkilenecek paydaşlar arasında gerilimler yaşanabiliyor. Bunun yanı sıra, projelerin planlama ve finansmanında yer alan paydaşların çıkarları kullanıcıların istekleri ile çakışabiliyor. Böyle durumlarda karşıt görüşleri değerlendirmek ve arabuluculuk görevi genellikle yetkili kuruluşa düşüyor. Bu noktada ise yetkili kurumların söz konusu süreçleri mümkün olduğunca şeffaf bir şekilde, halkın katılımına açık ve merkeziyetçi olmayan bir anlayışla yürütmeleri, yolcuların seslerini duyurmasına olanak tanımaları gerekiyor.
Özellikle gelişmekte olan ülkelerde halkın karar süreçlerine katılımını sağlamak çok önemli ancak bir o kadar da güç. Mumbai veya Nairobi’de halkın bir ulaşım projesiyle ilgili fikirlerini almak, nüfusun görece zengin, eğitimli ve görüşlerini belirtmeye yatkın olduğu New York gibi bir şehirde aynı işi yapmaktan çok daha zor. Özellikle altyapı projeleriyle ilgili karar almak, tarihi mirası zengin olan şehirlerde daha da zorlaşıyor. Bu bölgelerde toprağın nasıl kullanılması gerektiği konusunda farklı görüşleri değerlendirerek bir sonuca veya bir mutabakata varmak hiç kolay değil. Son olarak, projelerin aciliyeti ile paydaşların onayının alınması arasında ince bir denge olduğunu söylemek gerekiyor. Bunun gerilimlere yol açmaması için, zaman planlamaları yapılırken halkın sağlıklı katılımı için yeterli sürenin de hesaplara dahil edilmesi şart.
İşletme aşamasında halkın katılımının sağlanması
Ulaşım projelerine halkın katılımının sağlanması dendiğinde, öncelikle planlama aşamasında halkın görüşlerinin alınması akla geliyor. Elbette ulaşım projelerinin planlama süreçlerine yerel halkın dahil edilmesi, mahallelerini yakından etkileyecek projeler konusunda yerel halkın söz sahibi olması önem taşıyor. Fakat bununla birlikte, işletme aşamasında alınan kararlar için de yerel halkın görüşlerine başvurulabilir. Örneğin otobüs hareket saatleri veya rotalar değiştirilirken, günlük hayatları etkilenecek yüzbinlerce kullanıcının düşünceleri sorulabilir. Benzer şekilde, belirli aralıklarla yapılacak olan memnuniyet anketleri yoluyla yolculuk deneyimlerinin iyileştirilmesi için öneriler toplanabilir.
Özetle, halkın görüşleri sadece yeni sistemlerin planlaması için değil, var olan sistemlerin geliştirilmesi ve iyileştirilmesi için de büyük bir önem arz ediyor. Kullanıcıların öneri ve görüşlerinin devamlı olarak alınması, şüphesiz ki toplu taşıma projelerinin kalitesini yükseltecek ve yolcu memnuniyetini artıracaktır.