23 Eylül’de yapılan Vivapolis İstanbul Sürdürülebilir Şehircilik Sempozyumu’na ben de katıldım. Vivapolis, Sürdürülebilir Şehirler yaratmak için projelere destek vermek amacıyla bir yıl önce Fransa’da kurulan, özel ve kamu kurumlarının birlikte çalıştığı bir oluşum. Dünyanın pek çok ülkesinde farklı şehirlerle çalışan Vivapolis, Türkiye’de de şu anda Gaziantep Belediyesi’yle birlikte çalışıyor.
Sürdürülebilir Şehir de ne ola ki diyenler için sempozyumda Sürdürülebilir Şehir kavramı, nitelikleri ve örnekleri anlatıldı. Ben de katılımcı olarak öğrendiklerimi sizlerle paylaşmak istedim:
Sürdürülebilir Şehircilik kavramı, şehirlerin varlığını daha uzun süre sürdürebilmesi ve biz şehirlilerin de bu şehirlerde yaşamlarımızı daha mutlu, daha kolay, daha sağlıklı sürdürmemiz için yaratılmış.
Sempozyumda Sürdürülebilir Şehrin Nitelikleri olarak birinci sırada “Çekicilik” geliyor ve bu da şehirliler için şehrin yaşanabilirliğini ifade ediyor. Şehrin yaşanabilirliği dediğimizde de EMBARQ Türkiye çalışanı olarak, bizim çalışma alanımız ulaşım çözümleri şehir yaşamının her alanını etkilediği için sağlık, çevre ve istihdamın önünde geliyor. Sürdürülebilir şehrin ikinci niteliği olarak “Doğal Kaynaklar Açısından Performansının Yüksekliği” şehrin var olan kaynaklarından yararlanılarak varlığını sürdürebilmesini ifade ediyor. Üçüncü olarak ise şehrin “Yönetişim Kabiliyetinin Yüksek Olması”. Bir diğer deyişle, sürdürülebilir şehrin yapılanmasına tüm paydaşların katılması ve kararların çoğulculukla alınmasını ifade ediyor. Son bileşen ise sürdürülebilir şehrin “Kültür Mirasına Uyumlu” bir değişim-dönüşüm yaşamasıdır.
Bu nitelikler sıralandığında, sürdürülebilir şehir kavramı kafalarımızda daha bir oturdu sanki. Ancak önemli olan nokta, bence sürdürülebilir şehirler yaratılırken neler yapılması gerektiği. Benim sempozyumdan çıkarımlarım öncelikle şehirlerimizin altyapıları, kaynakları, elindeki değerleri nedir? Bunlar kamu otoritelerince iyi belirlenmeli, bu kaynakların akıllı çözümler üretilirken nasıl optimum kullanılacağına karar verilmeli, bu aşamada atıkların tekrar kaynağa dönüştürülmesi çalışmaları üzerinde durulmalı, orta uzun vade planlamalar bu kaynaklar üzerinden gerçekçi, doğru ve insan odaklı olarak özel-kamu ortaklıklarıyla yapılmalı. Şehirlerimizin şu anki sürdürülemezliği düşünüldüğünde bu dönüşüm ivedi olmalı. En son da dönüşümü takip etmek için doğru göstergeler belirlenmeli ve sıkı takip edilmelidir.