Dünyada her yıl trafik çarpışmalarında 1 milyon 24 bin insan hayatını kaybediyor. Bu kazalarda 50 milyona yakın insan, birçoğu kalıcı hasarlar alarak, yaralanıyor. 2020 yılına gelindiğinde ise, trafikte ölümlerin sayısının 1 milyon 900 bine çıkması bekleniyor.
BM’nin oluşturduğu “Yol Güvenliği için 10 Yıllık Eylem Planı 2011-2020”doğrultusunda 2020 yılına kadar, 5 milyon karayolu trafiği kaynaklı ölümün küresel çapta önlenmesi planlanıyor. Türkiye de, eylem planına dahil olan ülkelerden biri olarak 2010 Aralık ayında uygulamaya başladığı yol güvenliği projesini yürütüyor. Bu süreçte, EMBARQ Türkiye – Sürdürülebilir Ulaşım Derneği de Türkiye’yi temsil eden ortaklardan biri.
EMBARQ Türkiye’nin, Bloomberg Philanthropies ve 3M’den aldığı destekle trafikten kaynaklı ölümlü ve kalıcı hasara yol açan kazaları azaltmak amacıyla Aralık 2013’ten bu yana “Yol Güvenliği Laboratuvarı (RSLab) Projesi”ni yürütüyordu. 19 Aralık 2014 tarihinde ise, İstanbul Kongre Merkezi’nde gerçekleşen Transist 7. Uluslararası Ulaşım Teknolojileri Sempozyumu ve Fuarı kapsamında düzenlenen kapanış toplantısı ile projenin yol güvenliği analizi ve öneri geliştirme sürecini içeren ilk kısmı tamamlandı. Toplantıda, projenin yol güvenliği incelemesi sürecinde elde edilen veriler, karşılaşılan zorluklar ve çözüm önerileri, kamu, özel sektör çalışanları ve sivil toplum kuruluşları yetkilileriyle paylaşıldı.
Halk Sağlığı Meselesi
Dünya Sağlık Örgütü Yol Güvenliği Sosyal Medya Uzmanı Beste Gülgün, HIV/AIDS hastalığının bir yılda dünyada 1.8 milyon hayat kaybına, tüberkülozun 1.3 milyon can kaybına neden olduğunu, karayolu trafiğinin ise, 1.24 milyon can kaybına yol açarak bu hastalıkların hemen arkasından geldiğini belirtti. Bu verilere bakıldığında, 2004 yılında başlıca 20 ölüm nedeni arasında 9. sırada olan karayolu trafiğinin, 2030 yılında 5. sıraya çıkması bekleniyor. Durumu özetlemek gerekirse, EMBARQ Türkiye Direktörü Arzu Tekir’in de dediği gibi, kara yolu trafiği küresel bir halk sağlığı meselesi haline gelmiş durumda.
Türkiye’deki durumu rakamlarla ele alırsak; Dünya Sağlık Örgütü’nün 2009’da hazırladığı ‘Küresel Yol Güvenliği Durum Raporu’na göre, Türkiye’de her yıl yaklaşık 10,000 kişi hayatını kaybederken neredeyse 200,000 kişi sakatlanıyor. Hayatını kaybedenlerin yüzde 55’i sürücüler ve araç yolcuları olmakla birlikte yayalar da toplam ölümlerin yüzde 19’unu oluşturuyor.
EMBARQ Türkiye, RSLab Projesi ile seçilen şehirlerde yürüttüğü çalışmalar kapsamında yol güvenliği mühendislik önerileri sundu. Yerel yönetimler bu önerileri uygularsa, toplamda 70 kişinin hayatı kurtarılabilirken 500 trafik çarpışmasının da önüne geçilebilir. Eskişehir, Kayseri, Kocaeli, Konya, Antalya’da yürütülen projede, her şehirde sırasıyla kaza verilerinin temin edilmesi, analiz edilmesi, en kritik 5 ‘kaza kara noktası’ tespit edilmesi, yol güvenliği inceleme çalışması yapılması ve rapor hazırlanması etapları izlendi.
RSLab Proje Yöneticisi C. Tolga İmamoğlu’na göre, GPS hataları, kaza verilerindeki eksiklikler, kaza sonrası hastanede ölüm takiplerinin yapılmaması, sayısallaştırma hataları gibi nedenlerle projenin en önemli kısmı olan veri toplama sürecinde zorluklar yaşandı. Yani kara yolu trafiğine bağlı ölümlerin önlenmesindeki en büyük problem, veri kalitesi, uzmanlık (know how) ve yazılım eksiklikleri. Kazalara karışan yol kullanıcı türü ağırlıklı olarak arabalar olsa da, öğle ve akşam saatleri gibi günün zirve saatlerinde ve daha çok ilk bahar ve yaz aylarında yayalar kazaya karışıyor.
Bütüncül bir Çözüm İhtiyacı
PTV Group Trafik Güvenliği Programı Direktörü Andre Münch’ün de dediği gibi, yol güvenliği konusu yalnız başına değil; entegre bir yaklaşım ile ele alınması gereken bir konu. Bu bağlamda yol güvenliği, tıpkı ulaşım planlama, toplu ulaşım, trafik mühendisliği, trafik yönetimi, gürültü ve kirlilik azaltımı gibi ulaştırma ağı içinde bir alt başlık. Dolayısıyla, diğer başlıklardan ayrı tutularak yol güvenliği sorunlara çözüm üretmek imkansız.
Toplantının devamında, Bahçeşehir Üniversitesi Ulaştırma Uygulama Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Dr. Mustafa Ilıcalı, kara yolu trafiğinde hızın önemli bir risk olduğunu söyledi. Sürücü hatalarının %71’i aşırı hızdan kaynaklanıyor. Yine Yollar Türk Milli Komitesi Proje Koordinatörü Ezgi Kundakçı, bir insana 65 km/sa hız ile çarpıldığında o insanın %70 olasılıkla öldüğünü, 50 km/sa hızla çarpıldığında ise %80 olasılıkla yaşadığını belirtti. Kundakçı, hız problemine bir çözüm olarak “Güvenli Kentsel Hız Yönetimi” projesinden bahsetti. EMBARQ Türkiye’nin RSLab Projesi ile işbirliğinde Antalya’da uygulan projede, trafik sıcak nokta analizleri ile hız etütleri yapılarak güvenli yol tasarımı hedeflendi.
Aynı zamanda, Türkiye’de, trafik kanunlarının daha kapsamlı olması ve denetimlerin iyileştirilmesi gerekiyor. Örneğin 2008 yılında Hollanda’da 1000 kişiye düşen aşırı hız ceza tutanağı sayısı 558 iken, Türkiye’de 18. Bu konu çerçevesinde Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Endüstri Mühendisi Esin Sayar ve Şehir Plancısı Süleyman Saraç, “Bulut Veri Tabanı Sistemi”ni geliştirdiklerinden bahsetti. Belediyenin bu sistemi sayesinde kaza tutanaklarının sayısal ortama kolay aktarımıı ve güvenilir veriye erişim sağlanmış olacak. Kullanıcılar, bir kullanıcı ismi ve şifre ile sisteme giriş yaptıktan sonra, bir arayüz ile kaza tutanağına ulaşıyor ve kaza yeri, zamanı, konumu, koordinatı, araç ve sürücü bilgileri, yolun geometrik özelliği gibi ayrıntılı veri içeren formu dolduruyor. Sistem bir kaza ID’si veriyor ve kazanın tutanağı sisteme girilmiş oluyor. Böylece, tek bir veri tabanında, o coğrafyanın tüm bölgelerinde kaza analizleri yapılabilir hale geliyor, bu da denetimi kolaylaştırıyor.
İşin özünde yol güvenliği, bütüncül bir şekilde teknik, yasal, kültürel boyutlarıyla ele alınmalıdır. Vatandaşlar da dahil olmak üzere ilgili tüm paydaşları birleştirerek oluşturulan projeler, üretim, uygulama ve takip aşamalarıyla tamamlanmalıdır. Böylece başta trafik çarpışmaları olmak üzere, günümüzde gittikçe daha önemli hale gelen, küresel bir halk sağlığı meselesine dönüşen yol güvenliği sorunlarını azaltmak/gidermek mümkün olacaktır.