Mart 2020’de Türkiye’de görülen ilk COVID-19 vakasının üzerinden tam 3 yıl 9 ay geçti. Ancak pandemi bir meslek grubu üzerinde hala etkisini sürdürüyor: Moto kuryeler…
Pandeminin kullanıcı davranışları üzerinde bıraktığı en kalıcı etki, çevrim içi uygulamalara olan bağımlılık olarak tanımlanabilir. Bu bağımlılık, 1 Ocak 2020’de %36,5 olan çevrim içi mal ve hizmet siparişi oranının 1 Ocak 2023’te %49,5 seviyelerine yükselmesiyle açıkça görülmektedir. Benzer şekilde, pandemiden önce %22,5 olan çevrim içi yemek siparişi oranı da 1 Ocak 2023 itibarıyla %47,6 seviyelerine ulaşmıştır.
Bu durumda, günümüzde her iki mal ve hizmet satın alımından biri çevrim içi platformlar aracılığıyla gerçekleşmektedir. Aynı şekilde, her iki yemek siparişinden biri de çevrim içi kanallarla verilmektedir.
Bu yoğun talebin en önemli çıktılarından biri moto kurye ölümleridir. Ne yazık ki, pandeminin etkileri motosikletli yol kullanıcıları için risk oluşturmaya devam ediyor.
Sektördeki hız baskısı, uzun çalışma saatleri, yetersiz güvenlik ekipmanları, esnaf kuryelik iş modeli, başlıca yapısal sorunlar olup, tüm bu faktörler doğrudan yol güvenliğini etkilemektedir. Daha açık bir ifadeyle, Türkiye’de her gün yüzbinlerce moto kurye yorgun ve uykusuz bir şekilde trafik kurallarını hiçe sayarak, hız yaparak ve hayatlarını riske atarak hizmet vermeye çalışmaktadır.
Kurye Hakları Derneği’nin raporuna göre, 2022 yılında trafik çarpışmalarında hayatını kaybeden moto kurye sayısı 58’dir. Bu kayıpların içinde, 16-18 yaş aralığında olan 7 kurye bulunurken, 27 kurye ise İstanbul’da hayatını kaybetmiştir. Kayıtlı kurye sayısının bilinmemesi nedeniyle, hayatını kaybedenlerinin sayısının daha fazla olabileceğini tahmin edilmektedir.
Pandemiden bu yana devam eden ekonomik zorluklar, motosiklet sahiplenme oranını diğer taşıt türlerine kıyasla son üç yılda hızlandırmıştır. Ne yazık ki, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayımlanan veriler, kent içi trafik çarpışmalarında motosikletli türünde filtreleme yapma yetkisi vermemektedir. Bu tür bir analiz, motosikletli türün, özellikle kent içi trafik güvenliği açısından, hem kendi hem diğer türler dahilinde nasıl bir tehdit oluşturduğunu daha açık bir şekilde ortaya koymamıza yardımcı olacaktır.
Türkiye’de trafik güvenliğini denetleyen kurum ve kuruluşların, son üç yıl içinde yaşanan olumsuz gelişmelere karşı disiplinler arası bir tedbir paketi oluşturmaları elzemdir.