Şehir planlama hakkındaki tartışmaları nasıl daha heyecanlı hale getirebilir, katılımcıları kalıpların dışına çıkarıp bütüncül ve kapsayıcı bir bakış açısı ile nasıl toplum planlamasına katabiliriz? Neden bunu bir oyunla denemiyoruz?
Oyunlar, günümüzün en çok üstünde durulması gereken konularından biri olan kentsel gelişim adına, anlamlı ve beceri geliştirici diyaloglar oluşturmak için yararlı bir platform oluşturmaktadır. Simülasyonlar, role girme oyunları ve hatta LEGO blokları aracılığıyla etkileşimli kentsel gelişim ve planlama oyunları eğlenceli ve cazip hale getirilerek paydaş ve farklı grupları bir araya toplamak için kullanılabilir. Bu oyunlar, resmi toplantılarda sıkça meydana gelen gergin atmosferi ortadan kaldırarak, katılımcıların birbirleriyle daha rahat iletişim kurmasını sağlar ve farklı kalkınma yöntemlerinin gözden geçirilmesine yardımcı olur.
Oyunlar, karmaşık ve ilk görüşte aşılamaz gibi gelen sorunları küçültmeye ve daha anlaşılır hale gelene kadar parçalayarak basitleştirmeyi sağlar. Ayrıca, role girmeyi gerektiren oyunlar katılımcıları kendikonfor alanlanlarından dışarı çıkmaya zorlayarak farklı bakış açılarındaki problemleri görmelerine ve anlamalarına yardımcı olur. Normalde gözardı edilebilecek bir bisiklet kullanıcısının deneyimlerini paylaşarak katılımcılarda farklı bakış açıları oluşturması buna örnek olabilir.
Oyunların değerini kabul eden Birleşmiş Milletler; Minecraft yapımcıları, Urban Land Institute, MIT ve sayısız başka kurumla iş birliği yaptı, her yaştan ve her kökenden paydaş arasındaki öğrenme ve karar verme yollarını kolaylaştırmak için öğretici ve etkileşimli oyunlar geliştirildi.
Meksika ve Türkiye’de Toplu Taşıma Odaklı Gelişim Oyunları
Geçtiğimiz günlerde, WRI Ross for Sustaiable Cities Center’ın Meksika ofisi bir role girme oyunu geliştirdi. Legolardan hazırlanmış bu oyun, kentsel topluluklar için toplu taşıma odaklı gelişim (TOD) rehberi olarak, bir şehir için farklı ölçeklerde kalkınma stratejilerini keşfetmek ve bölgeleme ile toplu taşıma odaklı gelişimi üzerine tartışmayı kolaylaştırmak için tasarlandı.
Oyuncular, farklı devlet kurumları ya da sektörleri, özel sektör geliştirenlerini ve halkı temsil eden kişi rollerine girdiler. Belirli bir alanın haritası üzerinde LEGO kullanılarak farklı senaryoları görselleştirdiler. Legoların renkleri farklı arazi kullanım tiplerine göre (örneğin; ticari, konut, sanayi) ayrılarak kullanıldı. Yaya yolları (örneğin; ağaçlı, ağaçsız) ve trafik şeritleri (örneğin; otobüs şeritleri) ise renkli etiketler kullanılarak gösterildi.
Oyun, toplu taşıma odaklı gelişim prensiplerini hayatla bütünleştirmek ve toplu taşıma odaklı gelişim hakkında kamuoyu ve birçok profesyonel sektörü bir araya getiren bir araç, insanları heyecanlandıran bir etkinlik olduğu için etkili bir teknik olduğunu gözlemlendi.
Oyunun Meksika’daki başarısı feyz alınarak, Türkiye ofisi, İstanbul’da gerçekleşen Yaşanabilir Şehirler Sempozyumu 2015’teki oturumuna oyunu entegre etti. Çalışma alanı olarak sempozyumun gerçekleştiği yerin çok yakınında bulunan gecekondu yerleşkesi (Küçük Armutlu) seçildi. Atölye çalışmasında toplu taşıma odaklı gelişim tanıtıldı ve katılımcıların konsept kapsamında gerçek bir gecekondu yerleşiminin keşfedilmesine ve tasarlamasına ortam sağlandı. Atölye çeşitli disiplinlerden (şehir planlama, çevre mühendisliği, özel sektör, akademik personel) gelen katılımcılara interaktif bir ortamda gerçekleşti. Hem doğal eşikler hem de ana otoyol yüzünden toplu taşımadan izole olmuş düşük-orta gelirli mahallede nasıl daha iyi bir tasarım yapılacağı öğrenildi.
Oyuncular iki takıma ayrıldı. İlk grup mevcut yasal kısıtlamalar içinde öneriler geliştirerek alışılageldik yöntemleri savunurken (karma kullanımlı geliştirmede imara izin verilmemesi vb.), ikinci grup da reform yasaları ve planlama süreçlerini içeren önerilere yer veren radikal yaklaşımı savundular. Her iki takım da toplumun karşılaştığı üç ana sorun üzerinde durdu: planlama ölçekleri arasındaki tutarsızlık, toplum tarafından fiziksel olarak erişilemeyen kopuk ulaşım yolları ve kamusal alan eksikliği.
Toplu taşıma odaklı gelişimin tasarım süresince, gerçek sorunların çözümü ve anlaşılmasının kolaylaştırılması için oyun, farklı özgeçmişlere sahip oyuncuları kendi aralarında anlamlı bir işbirliğine teşvik etmeye çalıştı. Her oyuncu kendi mesleki ve eğitimsel geçmişlerini bir kenara bırakarak başka bir karaktere büründü ve o karakterin gözünden bakarak karar almak zorunda kaldı.
Oyunun en zor kısmı burada başladı; çünkü mühendisler, şehir plancıları, mimarlar ve birçok farklı gruptan insan farklı düşünceleri desteklemekte, inandıkları şeylere karşı gelmekte, dolayısıyla da zorlandılar. Oyuncuların karşılaştığı bir diğer zorluk ise birbirleriyle etkileşime geçerek farklı bakış açılarını kabul etmek ve ettirmekti. Tüm bunlara rağmen, bu çalıştayın en can alıcı noktası katılımcıların hevesli ve dürüst bir şekilde tartışmalara katılması ve ortak bir noktada buluşmasıydı.
Oyuncular karar verme sürecinde çeşitli paydaşların aktif katılımının önemini kabul etti, stratejik karar verme sürecinde katılımcıların motivasyonu ve heyecanı katılımcılara empati yeteneği aşılandığını gösterdi. Empati yeteneğini güçlendirmek; daha iyi iletişim kurmayı, işbirliği yapmayı ve plan stratejilerini güçlendirmeyi arttırdığı gözlemlendi. Katılımcılar, Türkiye’deki ve dünyadaki planlamacıların, planlama sürecinde halkın aktif rol oynamasının önemini kavradı—günümüzde var olmayan bir uygulama.
Jane Jacobs’ın Büyük Amerikan Şehirlerinin Ölümü ve Yaşamı’nda dediği gibi ‘‘Şehirler, herkes için bir şey sağlama kabiliyetine sahiptir lakin herkes tarafından oluşturulduğunda.’’
*Bu yazının orijinali 26 Mayıs2016 tarihinde Merve Akı ve Terra Virsilas tarafından TheCityFix’te yayınlandı. Ingilizcesini okumak için tıklayınız .