Dünya Kaynakları Enstitüsü (WRI), yayınladığı iki yeni rapor ile kentlerinde e-otobüs kullanan 16 kentin deneyimlerini paylaşıyor.
Elektrikli otobüslerin çoğunlukla yerel yönetimler tarafından benimsenmesi son yıllarda ivme kazanarak 2011-2017 yılları arasında 80 katın üzerinde artış gösterdi. Ancak şehirlerin hala alması gereken uzun bir yol var. IPCC’ye göre küresel ısınmayı güvenli eşik değerinin altında tutabilmek için elektrikli otobüslere ve diğer düşük karbon teknolojilerine yapılan yatırımların önümüzdeki 20 yıl içerisinde iki katına çıkması gerekiyor. WRI’ın yeni araştırmasına göre bu hedefe ulaşmak belirli engellerin aşılmasını ve kilit faktörleri teşvik etmeyi gerektiriyor.
WRI’ın “Barriers to Adopting Electric Buses” (Elektrikli Otobüsleri Benimsemenin Zorlukları) ve “How to Enable Electric Bus Adoption in Cities Worldwide” (Dünyadaki Şehirlerde Elektrikli Otobüsün Benimsenmesi Nasıl Sağlanır) adlı iki raporu hızla gelişen bu alanda öğrenilen dersleri inceleyerek ve somut örnekler sunarak elektrikli otobüs hedeflerine nasıl ulaşılacağı konusunda adım adım rehberlik ediyor.
WRI Ross Center for Sustainable Cities Elektrikli Araçlar Küresel Kıdemli Müdürü ve raporların ortak yazarı Camron Gorguinpour, “Elektrikli otobüsler uzun vadeli işletme maliyetlerini azaltmada, hava kirliliğini azaltmada ve iklim değişikliği ile mücadelede çok büyük faydalar sağlayabilir. Ancak bu faydalara rağmen bugüne dek elektrikli otobüs kullanımında son derece istikrarsız bir dağılım var” dedi. “Her şehrin karşılaştığı bazı problemler var. Bu rapor, şehirlerin yaşadığı bu sorunları ve onlardan nasıl kaçınılacağını anlamalarına yardımcı oluyor.”
Bugün yoldaki elektrikli otobüslerin %99’u Çin’deki şehirlerde bulunuyor. Çin’in bu alanda öncü konumu, değerli öngörülerin toplanmasına da yardımcı oldu. Daha 5 yıl önce Çin’in Şenzen şehri bir dizel otobüsle hizmet kalitesini birebir eşleştirmek için iki elektrikli otobüse ihtiyaç duyuyordu. Bugün şehir, 16.000’den fazla araçla dünyanın en büyük % 100 elektrikli otobüs filosunu işletiyor.
Elektrikli otobüs filosuyla İzmir, Türkiye’den örnek gösterilen tek şehir
Elektrikli otobüsler genellikle geleneksel dizel otobüslerden iki veya üç kat daha pahalı. Avantaj ise azaltılmış emisyonlar ve uzun vadede azaltılmış sahiplik maliyeti. İzmir’de, 20 elektrikli otobüsün işletme maliyetleri karşılığında geleneksel otobüslere göre yakıt maliyetlerinde %84, toplam bakım maliyetlerinde %60 azaltım sağlandı. İzmir’in otobüsleri şarj etmek için elektrik sağlamak amacıyla kurmuş olduğu güneş enerjisi santrali ile yıllık yaklaşık 420 ton CO2 emisyonu engelleniyor.
Yayınlanan bu iki rapor, tamamen elektrikli otobüs filosu benimseme yönünde hareket etmek isteyen paydaşların atması gereken toplam dokuz adımı tanımlıyor. İlk beş adım, hazırlık ve planlamayı; sonraki dört adım ise kitlesel hareketi sağlamak için ölçeğin nasıl büyütülmesi gerektiğini ele alıyor.
Finansman başarının önündeki en büyük engel olarak karşımıza çıkıyor. Ancak elektrikli otobüslerin niteliklerine göre özelleştirilen satın alma planları, maliyetleri ve riskleri çeşitlendiren ve yeniden tahsis eden yeni finansal araçlar mevcut. Bu konuda da Latin Amerika’ya elektrikli otobüs kullanımında öncülük eden Şili’nin başkenti Santiago’da umut verici sonuçlar gözlendi.
Elektrikli otobüs sistemini erken benimseyenlerin karşılaştığı daha az bilinen sorunlar ise araziye erişim ve uygun güç kaynağı. Örneğin Güney Afrika’nın başkentlerinden biri olan Cape Town’da elektrikli otobüs konusunda çalışan plancılar, şarj altyapısı ve elektrikli otobüs garajlarının yeni park tasarımları için mevcut garajlardan %40 daha büyük bir alan gerektiğini tespit etti. Philadelphia’daki ulaşım yetkilileri, mevcut elektrik şarj kapasitesinin otobüs filolarının sadece %7’sini karşıladığını tespit etti. Çok az sayıda şehir ve ulusal hükümet, ihtiyaç duyulacak olan büyük elektrik şebekelerinin geliştirilmesi için planlama yaptı. Çin’in Zhengzhou kentinde, elektrikli otobüsler de dahil olmak üzere elektrikli araçların, 2020 yılına kadar kentin toplam elektrik yükünün %36’sını oluşturacağı tahmin ediliyor.
Raporlar, yetkililerin dikkate alması gereken en önemli husus olan elektrikli otobüs projelerinin ölçeğine dikkat çekiyor. Filolarını elektrikli hale getirme sürecindeki şehirler uygulanabilir ve yapılandırılmış ancak esnek pilot programlar gibi somut aksiyonlar planlamalılar. Ölçeği büyütmeyi hedefleyen şehirler ise fayda-maliyet analizleri yaparak, uygulanabilir, zamana bağlı hedefler koyarak altyapı ve satın almaya ilişkin uzun dönem planlarını şekillendirmeli ve uygulamalıdır.
WRI Ross Center for Sustainable Cities Direktörü Ani Dasgupta, “Elektrikli otobüsler daha yaygınlaştıkça ve şehirler hava kalitesini iyileştirme ve sera gazı emisyonlarını azaltma konusundaki büyük potansiyellerini anladıkça, bu türünün ilk örneği olan raporlar çok önemli bir rehber kaynak haline gelecektir.” dedi. “Raporlardaki ayrıntılı vaka çalışmaları ve atılması gereken adımlar, elektrikli otobüslerin zorluklarını ve fırsatlarını ortaya sererek daha fazla şehrin faydalanmasını sağlıyor.”