Enflasyonun satın alma gücünü azaltması ve sektöre yapılan kamu yardımlarının azalması, ABD, Avrupa ve Çin’de elektrikli araç satışlarını olumsuz etkiliyor.
Elektrikli araç endüstrisi için hava giderek kötüleşiyor. Parlak bir 2023’ün ardından, küresel satışlar 2024’ün ilk çeyreğinde durağan bir seyir izledi. Çin, ABD ve Avrupa’da (Fransa hariç), pazar payları Şubat ayında %12’ye daraldı (2023’ün tamamındaki %14,6’ya kıyasla), elektrikli araçların model tescillerinde düşüş yaşanarak bir türbülansa girildi.
Federal Otomobil Ajansı’nın 4 Nisan 2024 Perşembe günü yayınladığı verilere göre, Almanya’da Mart ayında yıllık bazda %29 oranında düşüş yaşandı. Sonuç olarak, elektrikli otomobillerin toplam satışlardaki payının Ren Nehri genelinde %12’ye düşmesine neden oldu; ki bu oran 2023 yılının tamamındaki ortalama %18,4 olarak gerçekleşmişti. Bu durum, sektörde uzmanlaşmış büyük üreticilerin performansını şimdiden etkilemiş durumda.
Çinli otomobil üreticisi BYD, 2023 yılında net kârını ikiye katlamış olmasına rağmen (3,8 milyar euro), hedeflerine ulaşamadı ve araç başına kârı ilk çeyrekte %25 oranında düştü. Bu, kötüye giden piyasa koşullarının doğrudan bir yansıması olan yoğun fiyat savaşının bir sonucu olarak görülüyor. Bu durum Avrupa ve Amerika’da yaşananlarla benzerlik gösteriyor. Aynı dönemde Çinli rakibine karşı elektrikli araçlarda liderliğini koruyan Tesla, teslimatlarını %8,5 oranında azalttı. Bu düşüş, mali analistlerin beklemediği şekilde Teksas merkezli şirketin hisse fiyatlarının da düşmesine neden oldu.
Ülkemizde ise Ocak-Mart döneminde “tam elektrikli” otomobil satış sayısı %275,9 artışla 14 bin 158’e yükseldi. Tam elektrikli otomobillerin toplam satışlar içindeki payı %2,1’den %6,1’e, hibrit otomobillerin payı ise %11’den %14,2’ye yükseldi. Tam elektrikli, uzun menzilli elektrikli ve hibrit araçlar ele alındığında, toplam pazarın %21,3’ünün elektrikli motorlu araçlardan oluştuğu görüldü.
Bu veriler fırtınanın henüz bize ulaşmadığını ve iç pazardaki enflasyonist baskının araç talebinde artışa neden olduğunu gösteriyor; ancak soğuk havaların ülkemize hep Avrupa üzerinden geldiğini unutmamalıyız.